Selamun aleyküm.
🥀
"Bu bir evlilik teklifiydi."
🥀
Cesaretimi toplamıştım. Cengiz abinin verdiği o adresteydim. Beş katlı bir binanın en alt katıydı. Kapıyı çaldım. Kapıyı tanıdık bir kadın açtı. Tahminen 40 yaşlarındaydı şu an. Feride yengem tek dayımın karısıydı. Dayım annemden büyüktü. Beni tanımış olacakki önce şaşırdı.
"Gülce?" Kafamı salladım. Bir adımda yanaşarak sarıldı bana. "Hoş geldin." Gülümsemeye çalıştım. Geri çekildi. "Sağ ol yenge." Eliyle içeriyi gösterdi. "Geç lütfen." İçeri geçerek ayakkabılarımı çıkardım. Yabancılık çekiyordum. Onun yönlendirmesiyle salona geçtim.
Klasik bir salondu. Koltuklar, gümüşlük takımı ve HD bir televizyon. "Nasılsın?" Koltuğa oturdum.
"İyiyim şükür. Sen nasılsın yenge?" Gülümsedi. Karşıma oturdu. "İyi iyi. MaşaAllah büyümüş serpilmişsin. Uzun zaman oldu seni görmeyeli." Kafamı eğdim. Konuşmaya devam etti.
"Kardeşin için geldin değil mi?" Kafamı kaldırdım. "Evet." Ellerini diz dizlerine yasladı. "Dayın onu az önce ablana götürdü." Sinirle güldüm. Biliyordu ona geleceğimi. Onu tekrar görmeye mecbur ediyordu beni.
🥀
Bahçe kapısını açarak girdim. Seri adımlarla yürüdüm. Kapının önüne gelemeden küçük bir çocuk kahkahası duydum. Yutkundum. Yavaş adımlarla arka bahçeye yürüdüm. Duvarın arkasından baktım.
Oradaydı. Ensar'la top oynuyordu. Kahkaha atıyor, topun peşinden koşturuyordu. Zayıf ve uzun bir çocuktu. Düz, benimki gibi sarı saçları vardı. Bana çok benziyordu. Beyaz teni güneş ışıklarıyla parlıyordu. Top benim olduğum tarafa gelince korktum. Ensar onu durdurarak kendisi geldi. Topu alacakken göz göze geldik.
Topu tekrar Bera'ya attı. Bir adımla karşımda bitti. "Neden gelmiyorsunuz?" Kafamı çevirdim. Bera topla oynuyordu. Gözlerim ıslanmaya başladı.
"Korkuyorum." Eliyle onu gösterdi. "Korkmanıza gerektirecek hiçbir şey olmadığına emin olabilirsiniz." Omuz silktim. Beni cesaretlendirmeye çalıştı. Onu dinledim. Bir adım öne çıktığımda ablam bahçeye çıktı. Meriç elini tutmuştu. Meriç elini bırakarak Bera'ya koştu.
Birkaç adım attığımda Bera beni farketti. Ablam bana baktığında gözaltlarımı sildim. Bera'yı yanına çağırdı. Yavaş adımlarla yanlarına yanaştım.
"Canım.." dedi terli anlını silerken. Bera'nın gözleri bendeydi. Dikkatle beni süzdü. Uzun uzun gözlerime baktı. Gülümsedi. Yere çökmemek için kendimi zor tuttum.
"Gülce'm!" Dediğinde şaşırdım. Ablamın elinden kurtuldu. Zıplayarak bana yanaştı. Feracemin eteğini çekiştirdiğinde eğildim. Elini yüzüme dokundurdu. Beni tanıyordu.
"Merhaba." Sesim titremişti. Yanağımı okşadı. "Abla, ben ona benziyor muyum?" Bana değildi soru. Ablama sormuştu. Meriç bana yaklaşıp sarılırken ablam cevap verdi.
"Evet canım." Elini çekti. Kollarımı açtığımda kollarıma atıldı. İkisine beraber sarıldım. Bebek kokularını içime çektim. Yanaklarım ıslanmaya başlamıştı bile.
"Bir daha gitmeyeceksin değil mi?" Kafamı sağa sola salladım. Yanağımı öptü. Meriç sızlandı. "Aba, benim!" Dediğinde saçını okşadım. Bera kafasını göğsüme yasladı.
"Gülce'm." Dediğinde ablam kızdı. "Ona abla demelisin." Küçük omuzlarını kaldırıp indirdi. "Ama annem ona öyle söylüyordu.." sarsıldım. Çöktüm yere. Hıçkırdığımda sıkıca sarıldı bana. Saçlarını öptüm.
![](https://img.wattpad.com/cover/178866260-288-k148203.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kekre
ChickLitTAMAMLANDI Geçmiş bir gölge gibi takip ediyordu kadını. Onu büyütenler, kirli eller ve yaptığı tercihler kanatlarını kırmıştı. Gökte asılı kalmış bir güvercin gibi çırpınıyordu. Geçmişten bir adam çıkıp geldi. Gözleri deniz, yüreği kafes, kalbi mem...