61. Bölüm

1.6K 146 19
                                    

Selamun aleyküm.

🥀

İyiki doğmuştu.

🥀

Sevmek çok zahmetli bir işti. Emek, çaba, sadakat istiyordu. Kırk yerinden yaralansan kalan sağ yanını istiyordu. Göz pınarların kurusa ağlamaktan, yetmiyordu.

Bundan ibaret sanıyordum.

Onunla öğrenmiştim. Kırk yerinde açılan yarayı kapatacak biri demek olabilirdi sevmek. Döktüğün her yaş için birer gülücük açtırabilirdi yüzünde.

Gözleri...

İlk ilgimi çeken deryamisal gözleri avucundaki ultrason fotoğrafındaydı.

"Ben mi göremiyorum, yoksa zaten bir şey yok mu?" Gülerek omzuna yaslandım. İşaret parmağımla fotoğrafın içindeki beyaz bölgeyi gösterdim.

"Daha çok küçük. 2 aylık. O yüzden bir şey görmemen çok doğal. Bana da Meliha Hanım gösterdi." Meliha Hanım elli yaşında tecrübeli bir Kadın Doğum doktoruydu. Oldukça tatlı ve anaç bir yapısı vardı.

"Sağlığınız nasılmış?" Omuz silktim.

"Gayet iyiymiş. Kilomun nasıl olduğunu sordum. Hani sen diyorsun ya bu bebeği nasıl taşıyacaksın diye?" Güldü. Kaşlarımı çattım. "Gayet iyiymiş. Bebeğin gelişiminde de problem yokmuş. Bana boşuna evham yaptırmışsın." Kolunu omzuma dolayıp beni kendine çekti.

"Ben sadece şaka yapıyordum." Kafamı omzuna yasladım. İç çekip kollarımı omuzlarına göre ince kalan beline sardım.

"Kalp atışlarını dinledim."

"Öyle mi?" Sesindeki heyecan tebessüm etmeme sebep oldu.

"Evet. Çok hızlıydı. O kadar hızlıydıki bir şey oldu diye korktum." Gülüştük. "Hayatımda duyduğum en güzel sesti." Elleri omuzlarımı okşadım.

"Bende dinlemek istiyorum."

"Haftaya yine gelecek Meliha Hanım. O zaman dinlersin." İç çekti. Yüzünü, yüzüme eğip gözlerime baktı.

"Bu hafta nasıl kaçırdım!" diye kendine kızdığında yanağını okşadım.

"Bir şey olmaz. Haftaya dinlersin inşallah." Kafasını çevirip dudaklarını avucuma bastırdı.

"Cinsiyeti ne zaman belli olacakmış?"

"Daha erken, dedi doktor. Birkaç ay sonra galiba. Bilmiyorum." kafasını salladı. Biz yatakta yan yana otururken kapı çaldığında Ensar ayaklandı. Kapıyı açtığında Pelin Hanım'ın sesini duydum.

"Akşam yemeği hazır Ensar Bey. Abdullah Bey de geldiler. Ha birde Gülce Hanım'ın ağabeyi burdalar." Ellerimi yatağa bastırıp doğruldum. Abim buraya geleceğine dair hiçbir şey söylememişti.

"Tamam Pelin Hanım. İniyoruz şimdi." Pelin Hanım giderken Ensar'a yaklaştım.

"Haberin var mıydı?" dedim Ensar'a yaklaşırken. Ensesini kaşıdı. "Söylemeyi unuttum sana. Gelmeden aramıştı kardeşimi göreceğim diye." Çekmeceye tıktığım şallardan birini başıma doladım.

"İnelim mi aşağıya?" Elini uzattı. Elini kavrayınca asansöre yönlendik. Asansör durdu. Kapılar yana kayarak açıldı. El ele salona girdik. Abim ve Abdullah Bey karşılıklı oturuyordu. Ensar elimi bırakınca seri adımlarla abime yürüdüm.

"Abi." Ayağa kalktı. Kollarımı boynuna sarıp sıkıca sarıldım. Eli, sırtımı nazikçe okşadı.

"Sarı. Nasılsın?" Kollarımı omuzlarına kaydırıp kafamı geri çektim.

KekreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin