Selamun aleyküm.
Bölüm şarkısı;
Deniz Tekin/ Beni Vur🥀
"... bu yarayı aldığım için hiç pişman değilim."
🥀
Işıklandırılmış yol boyunca ilerleyip birkaç basamağı çıkıp eve ulaştık. Ensar belimi kavrayıp yorgun bedenimi kendine yaslarken zili çaldı. Başımı geniş omzuna yaslayıp kapının açılmasını bekledim.
Afrodit sorgunun ortasında panik atak geçirip kendine zarar vermeye başlayınca hastaneye sevk etmişlerdi. Ensar orda işi olmasına rağmen beni eve bırakmak için çıkmıştı. Aslında kalıp babamın dosyalarını görmek istesemde iyi olmadığım için kalmadım. Bir anda yorgun düşmüştüm. Dünya kopup giderken ellerimden, bataklıkta çırpınıyor gibi hissediyordum.
Kapı açıldığında bitkin adımlarla, konuşan Pelin Hanım'a selam vererek yanından geçtim.
"Abiniz burada." dediğinde duraksadım. Abim bir süredir İstanbul'daydı. Şimdi burada olduğunu öğrenmek beni heyecanlandırmıştı.
"Öyle mi? Ne zaman geldi?" Gömleğini çekip kolundaki saate baktı.
"Yarım saat kadar oluyor." Çantamı kenara bırakıp Ensar'a döndüm.
"Senin haberin var mıydı?" olumlu anlamda kafasını salladı. Parmaklarını saçının içine geçirip karıştırdı sonra mahçup bir ifadeyle.
"Bu ara unutuyorum birçok şeyi." Dediği gibiydi. Derin şeyler yaşamak onda garip şekilde unutkanlık yapıyordu. Normalde saat takmadan evden çıkmayan adam saatini unutuyor, söylemekten çekinmeyeceği şeyleri unutuveriyordu.
O içeri girerken Pelin Hanım mutfağa geçtiğinde birkaç adım atıp bedenine sokuldum. Kolunu omzuma sarıp dudaklarını şakağıma, gözümün kenarına bastırdı.
"Bana kendime dikkat etmem gerektiğini söylerken kendi sağlığını aksatıyorsun Ensar. Biraz daha dikkatli ol. Unutkanlığın başına bela olsun istemiyorum. Bir hastaneye mi gitsek?" Burnunu başımın üzerine yasladığında bedenini kendime dayanak olarak kullandım.
"Gerek yok. Bu o kadar büyütülecek bir şey değil. Meşgul olmam gereken daha önemli şeyler var-" Sözlerini tamamlamasına izin vermeden burnumdan soluyarak yüzüne baktım.
"Hiçbir şey senin sağlığından mühim değil Ensar. Sağlıklı bir insan olmazsan bu işlerle uğraşmazsın. Yarın hastaneye gideceğiz." Mavi gözleri derin bir ifadeyle gözlerime baktı.
"Bu zihnimin oluşturduğu bir savunma sistemi sadece. Bu aralar olması normal Güvercin..." Ellerini yanaklarıma bastırdı.
"Bu akşam biraz geç geleceğim. Ali'ye uğramam lazım. Beni bekleme uyu. Yarın gelişmelerden haberdar ederim seni." Kafamı çevirip avuç içine dudaklarımı bastırdım.
"Aç kalma tamam mı? Bir şeyler ye. Ali'ye de birkaç lokma olsa da yedir. İyice güçten düşmesin." Gözlerini kapatıp açtı. Eğilip anlıma bir öpücük daha bıraktıktan sonra gitti.
Feracemi çıkarıp astıktan sonra salonun kapısından görünen bahçeye baktım. Abdullah Bey ve abim karşılıklı konuşarak kahve içiyordu. Duş almaya karar verip onlara son kez baktıktan sonra asansöre yöneldim.
Asansörden inip odamıza yöneldim. Kapıyı açıp içeri girdikten sonra kapattım. Adımlarım yatağı buldu. Bir süre boş boş oturdum. Daha fazla vakit kaybetmemek adına ayaklandım.
🥀
Üzerime soluk mavi bir elbise geçirip beyaz şalımı bağladım. Aşağı inip salona girdiğimde kahve servisi toplanmış fakat abimle Abdullah Bey hâlâ konuşuyordu. Bahçeye girdiğimde abim beni fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kekre
ChickLitTAMAMLANDI Geçmiş bir gölge gibi takip ediyordu kadını. Onu büyütenler, kirli eller ve yaptığı tercihler kanatlarını kırmıştı. Gökte asılı kalmış bir güvercin gibi çırpınıyordu. Geçmişten bir adam çıkıp geldi. Gözleri deniz, yüreği kafes, kalbi mem...