58. Bölüm

1.7K 146 35
                                    

Selamun aleyküm.

🥀

"...biz yanındayız... "

🥀

Annem sanırım beni birtek doğurduğu zaman sımsıkı sarmıştı. Bana karşı hep soğuktu. Yüzüme bakarken sanki canı yanardı. Bakardı. Ayna olurdum sanırım. Bir süre sonra gözleri dolardı.

Çok sarılmazdı da. Birkaç gece odama girip başımı okşadığını farketmiştim fakat bu ona bağlanmama yetmemişti.

Annesi tarafından sevgi görmemiş bir kadındım ben. Şimdi anne olacaktım.

Ben. Gülce Demirdağ. Artık Gülce Evran.

Ben, annesiz anne...

Annesinin kurbanı, annesinin öksüzü, annesinin sevgisiz büyüttüğü çiçeği, anne yarasını ömrüne pelesenk etmiş bir kadın. Çocuk yaşta çocukluğunu göğsünde uyutmayı öğretmiş onlarca çocuklardan biriyken anne olacaktım ha.

Çocuğumuz olsun, demeye hiç benzemiyordu. Ben aslında korkmuşum. Hep içimdeki sandıklarda gizli bir fobi olarak duruyormuş o korku.

Anne olmak korkusu...

Gözlerimi kapatıp kafamı geriye attım. Bunu bu şekilde, böyle bir günde öğrenmek benim için çok buruktu.

"Durumu iyi. Yediğiniz tekme ona zarar vermemiş." Derin bir nefes alıp rahatladım. Varlığı beni şaşkına uğratmıştı. Sevinsem sevinemiyordum. Üç can ölmüştü ve iki çocuk silahlı saldırıya maruz kalmıştı. Üzülsem üzülemiyordum. Bir bebeğim olacaktı. Babası Ensar olan, belkide en çok ona benzemesini istediğim bir bebek.

Ama net olduğum iki şey vardı. Ona zarar gelmediği için mutlu, daha bir aylıkken ilk tekmesini yediği için üzgündüm. Bunun son tekme olması için her şeyi yapmaya hazırdım.

"Karnınız için bir krem vereceğim. Sakinleşmeniz için bir ağrı kesici serum..."

Sözünü kestim. "İstemiyorum. O iyiyse gitmek istiyorum." Bir süre ikna olmasada sonunda ikna ettim. O odadan çıkarken peçeteyle karnımı sildim. Ensar odaya girdi çevik hareketlerle.

"Ne dedi?" Doğruldum. Dolandırmadan söyledim bilmesi gereken ne varsa. "Hamile olduğumu ve zarar görmediğini söyledi." Çenesini sıktığını gördüm. Göz bebekleri titredi. Ellerimi şakağıma bastırdım.

"Buna sevinecek durumda bile değiliz Ensar. Kendimi inanılmaz kötü hissediyorum." yanıma yanaştı. Yatağın kenarına çöküp belimi kavradı. Kendine çekip sıkıca sardı. Beline sarıldım.

"Şaşkınım." dedi bir tepki vermemesinin altındaki sebebi bana açıklarken. Kafasını geri çekip yüzüme baktı. Avuç içlerini yanaklarıma bastırdı. Gözleri doğrudan gözlerime bakıyordu.

"Biz mücadele ediyoruz Güvercin. Yarın ya da öbür gün o can verenlerden biri bende olabilirim..." Elimi dudaklarına bastırıp devam etmesine izin vermedim.

"Öyle söyleme." Dudaklarını avuç içlerime bastırdı sevgiyle. Elimi çekip sakallarını okşadım. "Bunu zaten biliyorsun Güvercin. Bir polis kızısın sen. Yaşamımız boyunca mücadele edeceğiz. Ölümü görüp tadacağız. Bu bizim kaderimiz." Yüzümü yüzüne doğru kaldırdı. Anlıma yumuşak bir öpücük kondurdu.

"Ömrümüzün bu aşamasında kaderimizi yazan Rahman kalemi bize bir evlat vermiş. Şimdi öğrenmemizi istemiş. Buna şükretmekten başka bir şey yapmak nankörlük olur." Yutkundum. Dizlerim üzerinde doğrulup boynuna sıkıca sarıldım. Kolları bedenimi sardı.

KekreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin