1. Bölüm

10.5K 461 316
                                        

Selamun aleyküm. Genel manada değiştirdiğim bir şey yok. Yazım hatalarını düzeltip birkaç cümle ekleme ve iyileştirme yaptım.

🥀

"Aba..."

🥀

Geçmiş insanın gölgesidir, derdi ablam. Ara ara duyardım böyle aforizmadan sözlerini. Cahildim. Onunla aramızda 5 yaş vardı. Dolayısıyla onu pek anlamazdım. Anlamak için çabalamazdım da. Şimdi anlıyordum. Bir insanı gölgesi nasıl takip ediyorsa öyle, bazen görünmüyor gibi dursa da hiç terk etmeyen bir geçmişi olurdu. İşte ben o geçmişin esiri olup olmamakla ilgili bir imtihandan geçmiştim, geçiyordum ve geçecektim.

Beni yalnız bırakırdı ablam. Annem ve babamın kavgaları arasında kimsesiz kalırdım. Psikolojik olarak iyi değildim. Sessizleşiyordum. Kelimelerim, resimlerimdi. Çizdiklerim benim yerime konuşurdu. Yedi yaşında bir çocuktum. Koşup oynamam gerekirdi. Ben ne oyun oynardım ne de arkadaşım olurdu. Saatlerce resim çizer, boyardım.

Okula başladım. Annem vakit bulduğu zamanlarda bana okumayı öğretmişti. Annem deli gibi çalışıyordu. Onun cebinde babamın cebindekinden fazla para vardı. Bu sıkıntı değildi ta ki babamla yarışmaya başlayana kadar. Bir erkek ve bir kadın yarışmaya başladığında arada kalanlar heba oluyordu. Ben heba olmuştum.

İlkokulda arkadaşlarımdan önde olmam beni sıkıyordu. Onlar harfleri öğrenirken ben kitapların dünyasına dalmıştım bile. Resim defterimden sonra ikinci arkadaşım; kitaplar...

İlk aşkım, ilk dostum, ilk düşmanım hep kitap karakterleriydi.

Liseye kadar her şey tamamdı fakat biraz büyüyünce yapmamam gerek bir hata yaptım. Arkamda herkesi bırakarak evden kaçtım. Bu kendimden kaçışımdı. Bu ailemden, geçmişimden kaçışımdı. Bir anda dünyanın kirli yüzüyle tek başıma karşı karşıya gelmiş, üst üste tokatlar yemiştim.

Yalnızlık beni kamçıladı. Hatalar yaptım, yanlış insanlara bulaştım, yanlış yollara saptım fakat karşıma çıkan temiz insanlar elimden tutup aydınlığı çekti beni. Yalnızlığın canımı yakan kamçısından kurtulmaya çabaladım.

Şimdi buradaydım. Yalnız sayılırdım. Yalnız geldiğim şehirdi burası, yine yalnız dönmüştüm.

Yüksek bir fren sesi duyduğumda irkilerek kafamı sola çevirdim. Dalmıştım ve yüksek ses beni korkutmuştu. Siyah bir araba okulun bahçesinde durmuştu. Bin bir zorlukla kazanmıştım üniversiteyi. Özenle derslerime çalışsam da insanlarla ilişkim pek iyi değildi. Bu sebeple arabadan inen genç adamı tanıdığım söylenemezdi. Ya da pek dikkat etmediğimden tanıdık gelememişti. Koşar adımlarla kantine girdi.

Soğumuş çayımı tek dikişte bitirdikten sonra ayaklandım. İlk dönemin bitmesine bir ay kadar vardı. Dolayısıyla okulumuz boştu. Kantinden çıktım. Çantamı başımın üzerinden geçirerek sabitledim belimde.

Arka tarafa dönmüştüm ki tiz bir ağlama sesi duydum. Şaşkınlıkla kafamı çevirdim. Bir oğlan çocuğu çimlerin üzerinde oturmuştu. Hem arabasını sürüyor hem de ağlıyordu. Arka tarafın bomboş olması da ayrı garipti. Burası sevgililerin mekanıydı normalde. Kalabalık ve sıkıcı olurdu.

Koşar adımlarla yanaştım çocuğa. Kafasını kaldırmadı. Eğilerek yanına oturdum. Kocaman yeşil gözleri vardı. Kirpikleri kısa fakat gürdü. Esmer teninde güzel duran kahve saçları ve kaşları, minik burnu ve büyük dudakları o kadar güzel ve sevilesiydi ki.

"Canım." Dediğimde kafasını kaldırdı. Islak gözleriyle ve akan burnuyla suratıma baktı. Arabasını uzatarak "Aba!" dediğinde kıkırdadım. Çantamdan peçete çıkararak burnunu ve yanaklarını sildim. Kollarını açtığında kucağıma aldım.

KekreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin