57. Bölüm

1.6K 151 54
                                    

Selamun aleyküm.

🥀

"İnna lillahi ve inna ileyhi raciun."

🥀

Hayat bir yoldur.

Bunu çok sık duyardım Hümeyra teyzeden. Bazen iç çekerdi. Derin bir ah. Gözleri uzağa dalardı. Sanki bütün ömrünü o bir dalışta gözden geçirir pişmanlıklarını, sevdiklerini, yaşadıklarını hatırlar öyle iç içli nefesler alırdı.

Sonra kafasını sağa sola sallayıp o dalgın hayali bulutu dağıtırdı. "Hayat bir yoldur kızım..."derdi yüzüme bakıp."Önüne dikende çıkar, pislikte. O diken ayağına batar, pislik üzerine sıçrar. Gülersin de, ağlarsın da. Doğumu da görürsün, ölümüde. Bak bana kaç mevsimi gördüm. Öyle kışlar geldi ki, bahar gelmez derdim. Öyle baharlar geldi ki ardından ah şu bahar bitmeseydi, derdim. Ama her şey geçti. Saadette sonsuza dek sürmedi, hüzünde. Anlayacağın iyisi, kötüsüyle; güzeli, çirkiniyle; savabı, günahıyla bu yol senin kızım. Yoldan sapsanda, yalnız kalsanda o yola sahip çıkacaksın. Allah tamam, diyene kadar o yolda düşe kalka ilerleyeceksin. Bak bana ibret al. "

Hayatım bir yoldu benim. En güzel zamanları ne zaman diye sorsalardı verecek cevabım belliydi.

Babamın kucağına sığınıp ona özenle çizdiğim resimlerimi gösterdiğim 3-8 arası yaşlarım,  Hümeyra teyzenin dizine yatıp kıssalar, öğütler dinlediğim 16-19 arası yaşlarım ve ömrümün en teselli bulduğum yaşı, 20 yaşım. Ömrüme Asaf Reha ve Yahya Bera girmişti. Ömrüme Ensar girmişti ve ben o art arda verilen nimetlerin şükrünü henüz eda edememiştim bile.

Kendimi babamın dizinde hissettiğim anlardan birindeydim. Ensar'ın kolları arasında ona sığınmış, pencerenin sınır çizdiği göğü seyrediyordum.

Okullar kapanmıştı. Haziran yakıp kavururken insanlar bir bir tatile gidiyor evimizin bulunduğu semt sessizleşiyordu.

Bize tatil yoktu. Ensar ve ekibi tam gaz çalışıyordu. Ben uzak kalsamda Laçin, Kerim ve Maral onlara çoktan ayak uydurmuştu. İlerleme kaydediyorlardı.

Çakal, Açelya'nın katilinin elimizde olduğunu öğrenmişti. Onu istiyordu. İnfazcı'yı istiyordu ve karşılığında her şeyini vermeye hazırdı.

Ensar'ın kafasında dönen kırk tilki bir şeyler planlıyordu. Hem İnfazcı'nın yakalandığını duyup deliren Patron hakkında hem de Çakal hakkında. Ben de çoğu zaman yaptığım gibi sorgulamak yerine, bu sefer ona bırakıyordum.

Ömrümde kendimi tam anlamıyla teslim etmeye çalıştığım zamanlardan birindeydim.

"Sessizsin." Parmakları saçlarımın arasında geziniyordu. Bu bir haftadır bunların yanında birde anne ve babamı düşünüyordum. Onların bir suikaste kurban gitmiş olmaları ihtimalini hazmetmek için çaba harcıyordum.

"Babandan ses çıkmadı." dedim çok alakasız bir noktaya çekerek konuşmayı. "Hâlâ onun yanına taşınmamızı mı bekliyor?" Parmak uçları enseme kadar indi. Ense kökümü okşamaya başladı.

Ensar'ın babası içinde olduğumuz belalardan haberdardı. Ensar'ın imkanlarının bizi korumaya yetmediğini iddia ederek onun yanına taşınmamızı istedi. Ensar bana danışmadan -ki danışsa bile muhtemelen onunla aynı fikirde olacağımı biliyordu, reddetti.

Doğrusu buydu. Babası onu geçmişte bırakıp gitmişti. Bugün o kadar yaşanmışlığa rağmen sırf güven ihlalimizden dolayı oğlunun onunla yaşamasını istemesi fırsatçılık gibi geliyordu.

"Bizden olumlu bir yanıt bekliyor." Kaşlarımı kaldırıp indirdim. Koynuna biraz daha sokulup bedenini sardım.

"Kudretli biri mi?" Çenesini anlıma yasladı. Eli hala ensemdeydi.

KekreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin