Selamun aleyküm.
🥀
"Bana güvenmeye karar verdiğinde ben seni bekliyor olacağım. "
🥀
Lavanta rengi uzun, kalçalarımı kapatan, bol ve büyük cepli gömleği beyaz dar tişörtümün üzerine geçirdim. Altına siyah, dar bir etek giydikten sonra başıma siyah, uzun bir şal dolayarak feracemi geçirdim üzerime. Çantamı toparlayarak evden çıktım. Bağcıklarımı bağladıktan sonra merdivenleri indim. Ayağım iyiydi. Daha rahat hareket ediyordum.
Fakülteye gidecektim. Bugün üç dersim birden vardı ve ek olarak akşam projemiz üzerinde çalışacaktık. Yavaş adımlarla yürüyerek üniversiteye vardım. Kartımı okuttuktan sonra turnikeyi geçtim. Ensar bugün burada olmayacaktı. Bir problem çıktığının elbette farkındaydım fakat iş gizliliğini ihlal etmesini istemediğim için sormuyordum.
🥀
İlk dersim bittiğinde kantine geçtim. Diğer dersime bir saat vardı. Bir çay ve tost aldıktan sonra cam kenarında boş bir masaya oturdum. Çayımı ve tostumu yarılamıştımki midem düğüm düğüm oldu. Devamını getirmeyip yarım bıraktığım kitabı çantamdaki özel kesesinden çıkardım. Kesenin üzerinde kasnak yardımıyla Mescid-i Aksada bulunun kubbesi parlak o cami işlenmişti. İç çektim. Elimi üzerinde dolaştırdım. Özgür olacağı günü sabırsızlıkla bekleyen Müslümanlardan biriydim sadece.
Kitabı içinden çıkararak ayracı koyduğum sayfayı açtım. Okumaya devam ettim. Bir on sayfa okumuştumki masamın diğer tarafında kalan iki sandelye çekildi. Musa ve Amine'ydi.
"Naber küçük hanım?" Diyen Musa'ya suratımı buruşturdum. Hepsinin arasında Yaren'den sonraki en küçüktüm. Yaren benden bir yaş büyüktü.
"Sana ne." Dediğimde sırıttı. Amine gülümsedi. "Laf dalaşına girmeyin. Çekemem." Dediğinde omuz silktim. Kitabımı okumaya devam ettim. Birkaç sayfa daha okumuştumki yanımdaki sandalye çekildi. Kafamı kaldırdım.
Ensar buradaydı. Oldukça yorgun ve uykusuz görünüyordu. Kitabımı kapatarak masaya bıraktım. "Bugün gelmeyeceğini söylemiştin." Bir elini sandalyeme attı. Eli sırtımı okşadı.
"Karımı göresim tuttu." Amine ıslık çaldığında kaşlarımı kaldırarak ona baktım. Sırıttı. Musa elini dizine yaslayarak rahat bir pozisyon aldı.
"Benim yanımda kardeşim dediğim kızla böyle konuşma!Zaten ayar oluyorum sana!" Dediğinde Ensar kaşlarını çatarak ona baktı.
"Ayar olmasan hatrım kalırdı. Ayrıca kardeşim dediğin, benim karım. Alış bir an önce!" Aralarındaki gerginliği dağıtmaya çalıştım.
"Yeter! İkinizde şu saçma tartışmayı kesin lütfen!" Susarak önlerine döndüler. Amine tostumu işaret etti.
"Neden yemedin?" Omuz silktim. "Doyduğum için." Göz devirdi. "Şu kız kadar az yiyeni görmedim. Nasıl ayakta kalıyorsun?" Göz devirdim. Ensar homurdandığında kafamı ona çevirdim.
"Ben de merak ediyorum doğrusu." Bir kez daha göz devirdim. Musa ve Amine kendi aralarında konuşurken ben Ensar'a döndüm.
"Yorgun görünüyorsun." Kafasını salladı. "Çünkü öyleyim Güvercin." Dudaklarımı kıvırdım.
"Hadi ya!" Dediğimde benim gibi dudaklarını kıvırdı. Eli hala sırtımdaydı. Yutkundum. Göz bebekleri kızarmıştı. Elimi uzatarak göz altını okşadım. Yanağını avucuma doğru yasladı. Bir öksürük sesi duyduğumda kafamı Musa'ya doğru çevirdim. Amine sonuda dayanamayarak omzuna sertçe vurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kekre
Literatura FemininaTAMAMLANDI Geçmiş bir gölge gibi takip ediyordu kadını. Onu büyütenler, kirli eller ve yaptığı tercihler kanatlarını kırmıştı. Gökte asılı kalmış bir güvercin gibi çırpınıyordu. Geçmişten bir adam çıkıp geldi. Gözleri deniz, yüreği kafes, kalbi mem...