Selamun aleyküm.
🥀
"Bu yürek vazgeçmezken ne yapmalıyım?"
🥀
Ensar günlerdir uğradığı evin kapısından yine boş döndü. Kaçıncıydı bu? Hiçbir şeyi olmayan bu kızı neden ölesiye merak ediyordu? Bir haftadır yoktu. Ne ses vardı ne de bir iz. Gitmişti. Onu en son hastanede görmüştü. Aişe'nin kız kardeşi olduğunu öğrenmişti. Eğer onu bir kez daha görseydi söylerdi bunu ona. Saklamazdı fakat görmedi.
Arabasına bindi. Arabasını çalıştırdı. Mavi gözleri yoldayken aklı kehribar gözlerdeydi. Oflayarak kafasını dağıtmaya çalıştı. Şimdi olmazdı. Karısı olduğunda doyasıya bakardı o gözlere.
Telefonu çaldı. Arayan kişiye bakmadan kulağındaki kulaklığın tuşuna bastı.
"Alo?" Yaren'in telaşlı sesi kulağına doldu. "Selamün aleyküm Ensar abi." Selamını aldı. Virajı dönerken Yaren tekrar konuştu.
"Evde seni bekliyoruz Ensar abi. Aişe yengemi hastaneden çıkardık. Annem dediki ara gelsin." Onaylayarak yolda olduğunu söyledi. Telefonu kapatacakken bir umut sordu.
"Haber var mı?" Yaren bir süre sessiz kaldı. "Hayır yok Ensar abi." Telefonu kapatarak kulaklığı çıkardı. Yanındaki boş koltuğa attı. Bahçeye girerek arabayı parketti. Kemerini çıkardı ve arabadan çıktı. Anahtarın tuşuna basarak kitledi.
Gecenin ayazında o temiz soğuğu içine çekti. Gözleri yollardaydı. Polis olmasına rağmen onda gördüğü gizemi kimsede görmemişti. Kız yalnızdı. Bazen neşeli bazen alabildiğine acı doluydu. Dengesizdi. Bir sözüyle dağıtabiliyordu kendisini. Bir gülümsemesiyle gününe neşe katabiliyordu.
Onu karakolda gördüğünde kalbi delicesine atmıştı. Aylardır uğraştığı adamlardan biriyle bile irtibatı olabileceği ihtimali onu korkutmuştu. Atalente o olabilir miydi? Çakal gibi bir adamla bir zamanlar dip dibeyse eğer?
Ya o kafası güzel, parasını sokaktan kazanan kadının söyledikleri? Gerçekten kendisini seviyor muydu Gülce? Belki de bu ihtimale tutunmuştu. O kadının söyledikleri onun duymak istedikleriydi. Ya yanıldıysa?
Boynunu kıtlatarak öfkeli bir soluk verdi. Bedeni kaskatı kesilmişti. Elini saçlarının arasından geçirdi. Eve yaklaşırken onu ilk gördüğü zaman geldi aklına. Kapıda öylece kalmıştı. Tüyleri diken diken olmuştu. İçine dolan bu hissin acısını ondan çıkarmıştı. Gülce kendisine diklenmişti. Gülümsedi.
Okula sık sık gidip gelmeye başladığında anlamıştı o hissin ne olduğunu. Onu ikinci kez gördüğünde ağlamaktan kızarmış suratı ve kıslımış gözleriyle masum bir çocuk gibi gelmişti gözüne.. Yüreğine yeni biz sancı girmişti. Zafer denen adamın onunla konuşmak istemesi içinde bir kıskançlık filizlenmesine neden olmuştu. Musa'yla aynı masada görünce o filiz alev almıştı.
Zincirli çocukla konuşması ve bir arada olması onun asabını bozmuştu. Ölesiye korkmuştu yanında dolaşan bu üçünden birinin hayatında farklı bir yer kaplamasından.
O kadar insan içinden kaderi o olsun istiyordu. Başkası değil. Gülce ona defalarca başkasına git dediği halde bu yaralı kalbini onun avuçlarına bırakmak istiyordu. Evlenecekse o olmalıydı. Çocukları olacaksa ondan olmalıydı. Yaralayacaksa o yaralasındı. Bir başkası değil.
Kapıyı çaldı. Her zamanki gibi Ela açtı. Tüm şirinliğiyle gülümsedi. "Hoş geldin!" Cırlayarak boynuna atlayan kıza gülümsedi. Bir eliyle belini kavrarken içeri girdi.
"Hoş buldum cadı." Ela kızarak ondan uzaklaştı. Halini hatrını sorarken Ensar ayakkabılarını çıkardı. Ela yaşına rağmen onun içinde boğuştuğu deryayı görüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kekre
ChickLitTAMAMLANDI Geçmiş bir gölge gibi takip ediyordu kadını. Onu büyütenler, kirli eller ve yaptığı tercihler kanatlarını kırmıştı. Gökte asılı kalmış bir güvercin gibi çırpınıyordu. Geçmişten bir adam çıkıp geldi. Gözleri deniz, yüreği kafes, kalbi mem...