49. Bölüm

1.6K 137 39
                                    

Selamun aleyküm.

🥀

"Şimdi varlığını hissetmeye ihtiyacım var mo chuisle. Şimdi nabzını hissetmeye ihtiyacım var."

🥀

Korku, ruhun prangasıdır.

İnsan hep birilerinden korkar. İnandığı Tanrı'dan, gerçekleri sakladığı ailesinden, terketmesinden korktuğu sevdiğinden, zarar gelir de canı yanar diye evladından.

İnsan hep bir şeylerden korkar. Kaldıramayacağı yükü yüklenmekten, canını alacak acıdan, birilerinin öfkesinden, bir hayvandan.

İnsanların ömrü korkmakla geçiyordu.

Benim en büyük korkum yalnızlıktı. Yalnızlık bir aslandan daha korkunç, bir yılandan daha sinsi, bir karga sesinden daha çirkindi benim için.

Hep yalnız kaldım. Kalabalık içinde, çocukken. Terkettiğimde, büyükken lakin bu yalnızlık tam bir tecrit hali değildi. Çevremde hep birileri vardı.

Çevremde olan insanların beni yalnız bırakmasıydı korkunç olan. Biliyordum. Birileri vardı. O zaman neden göz yaşlarım akarken yanımda değillerdi? Kötü günümde yanımda olmayanın, iyi günümde yanımda olmasının bir kıymeti mi vardı?

Misal ablam... Kötü günümde kapıyı suratıma çarptığı için iyi günümde yanımda olmasının benim için çok kıymeti yoktu. Bu yüzden ıraktım ona.

Misal Amine... Kötü günümde ellerimi tutup yara bere olmuş avuç içlerime merhem sürmüştü. Kötü günde elimden tutanla gülmek istiyordum.

Bütün bu kargaşanın içinde eceli içinde taşıyan gri gözlerden ve ona olan korkumdan beni sıyırıp alan bu korkuydu. Şu an o maskeyi indirebilirdim.

Korkum onun Ali olması değildi. Ensar çok güçlü bir adamdı. Sadakatsizlik onu yaralardı fakat o iyileşirdi. Her namaz vakti seccadeden kalktığında daha bir taze ve temiz görüyordum onu. Allah'a iman eden bir adamdı o. Yüreği seccadesine kelepçeli, elleri Yaratıcısına açılmaktan çekinmeyen, hata eden fakat tövbesini geciktirmeyen, karakteri annesinin acısıyla şekillenmiş bir adamdı o.

Korkum bu adamın Ali olmamasıydı. Sadaketsizliğe yenilmeyen adamım, karısının en yakınındaki adama, Ali'ye iftira etmiş olmasına dayanamazdı. Ali onun dostuydu. Kardeşiydi. Ben onun sevdiği kadındım. Karısıydım. Belki de ben hiçbir günahı olmadığı halde Ali'ye böyle bir iftira atmış bizi farklı yollara sürüklemiştim.

Ensar'ın beni yalnız bırakmasından korkuyordum. Bana bir kez daha sırtını dönerse, ensemdeki yara kalbimde açılacak ve bir daha iyileşmeyecekti.

O benim kabir diye göğsümde taşıdığım kalbimde yeşeren taze gonca olmuştu. O goncayı kökünden koparıp atmak benim derin bir karanlığa kendimi teslim etmem demekti.

Elbette biliyorum. Hiçkimse Allah'ı terkeden insan kadar yalnız olamazdı. Benim ona daha çok inandığım şu zamanlarda yoldaşımı kaybetmem demek beni zayıflatacaktı.

"Merhaba küçük kız." Mekanik sesi kulaklarıma dolduğunda korku beyaz bir yılan gibi yerde süründü. "Seni tekrar gördüğüme çok sevindim." Beyaz yılan kızıl gözlerini açarak üzerime gelmeye başladı. Önce ayaklarıma dolandı. Ayaklarım mutfak zeminine kenetlendi. Hareket edemedim.

"Geçen sefer başarısız olmak beni çok üzdü. Sen elimden kaçırdığım ilk hedefimsin. Kanını tattım. Muhteşemdi. İkinci kez tadacak olmak beni inanılmaz heyecanlandırdı doğrusu." Yılan dizlerime dolandı. Baldırlarıma, karnıma ve sonunda göğsüme...

KekreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin