Selamun aleyküm.
🥀
Gözlerimden öpen adam. Adamım.
🥀
İnsan çok garip bir varlıktı. Etrafta asla yalan söylemem diye dolanır en zor da kaldığı anda bir ayak üzerinde kırk yalan söylerdi.
Etrafta namustan ve ahlaktan bahseder, işine gelince en büyük ahlaksızlığı ve namussuzluğu yapardı.
Vatan sevgisinden bahseder, önüne geleni ihanetle suçlar, bir avuç para için kendi vatanını kendi satardı.
İnsan çok garip bir varlıktı. Ne sözüyle, hareketleri birbirine uyuşuyordu ne de beyniyle, kalbi.
Karşımda durmuş çatılmış çehresiyle bana bakan adama şu an 40 tane birbirinden farklı yalan uydurabilirdim. Yapmadım. Ona söyleyemediğim bir şey varken ikincisinin yükümlülüğünü almadım sırtıma.
"Ela, canım sen içeri geç." Kafası önünde hızla mutfaktan çıktı. Birkaç adım atarak Ensar'ın önüne dikildim.
"Bir şey söyleyecek misin artık?" Dudaklarımı ıslattıktan sonra uzanıp elini kavradım.
"Ziya amca gitsin. Söz anlatacağım." Diğer eliyle sertçe yüzünü ovduktan sonra kafasını salladı.
"Sen de kahve ister misin?" Kaşlarıyla arkasını gösterdi.
"Sen cezvedekini taşırma da." Gözlerimi büyüterek arkama baktığımda taşmak üzere olduğunu gördüm. Koşar adımlarla son anda ocağın altını kapattığımda derin bir nefes aldım.
"Bana da varsa bir meyve suyu getirirsen makbule geçer." Kahveyi fincana dökerken kafa salladım. İki bardak portakal suyunu hazırladığım tepsinin üzerine koyarak mutfaktan çıkıp salona girdim
Ziya amcanın kahvesini ikram ettiğimde teşekkür etti. Gülümsedi. Ensar'ın portakal suyunu oturduğu koltuğun kenarına bıraktıktan sonra Ela'nın yanına oturarak onun meyve suyunu da eline uzattım. Titreyen elleriyle bardağı kavradı.
"Ensar'a güvenebileceğini benden iyi biliyorsun." Sesimi sadece ona duyurmak için fısıldamıştım.
"Abla korkuyorum." Gülümsemeye çabalayarak elini kavradım. "Korkma. Her şey düzelecek, yoluna girecek."
Ziya amca bana seslendiğinde kafamı ona çevirdim. "Düğün istemediğinizi söyledi Ensar. Masraf olur diye kaçınıyorsan kızarım. Şu kadar adamız burda. Her türlü masrafı hallederiz."
Ensar'a baktığımda benim gibi babasını dinlediğini gördüm. "Hayır. Benim annem ve babam vefat edeli çok olmadı Ziya amca. Bu yüzden istemiyorum." Anlayışla karşıladı beni.
"Haklısın kızım. Daha çok olmadı. Hem evlenecek olan sizsiniz. Düğün isterseniz gereken her hazırlığı yaparız. Yok istemiyorsanız kızacak halimiz yok. Mutlu olun yeter."
🥀
Ziya amca gittikten sonra bulaşıkları yıkayıp evi üstten şöyle bir toparladım. Ardından misafir odasını Ela için hazırlayıp aşağı indiğimde salonda masada oturmuş ders çalıştıklarını gördüm. Ensar'ın matematiği iyiydi. Ela'yla hem şakalaşıyor hem de öğrenmesi gerekeni öğretiyordu.
"İstediğiniz bir şey yoksa bende sınavlarıma çalışacağım." Ensar kafasını kaldırdı. "Yok güzelim. Sağol."
Yine de içim rahat etmeyince mutfağa geçtim. Dolapta bulduğum meyvelerden kendime ve onlara meyve tabağı yaparak elime aldım. Onları rahatsız etmeden masanın köşesine bırakıp odaya çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kekre
ChickLitTAMAMLANDI Geçmiş bir gölge gibi takip ediyordu kadını. Onu büyütenler, kirli eller ve yaptığı tercihler kanatlarını kırmıştı. Gökte asılı kalmış bir güvercin gibi çırpınıyordu. Geçmişten bir adam çıkıp geldi. Gözleri deniz, yüreği kafes, kalbi mem...