İyi okumalar...
Bir hafta sonra..
"Bilmiyorum Azra, sadece bir davete katılacağımızı söyledi."
Telefonun ucunda Azra'nın küfrünü duymazdan geldim, oflayıp beni görmeye çalıştı.
"Sen bir insanla değil odunla evlenmişsin."
Küçük bir nefes alarak telefonumu beni göreceği şekilde yerleştirdim. Bir yandan da Ateş'in arkasından laf yetiştiriyordum.
"Ona ne şüphe?"
Azra gözlerini üstümde gezdirip ıslık çalmaya başladığında kıkırdadım.
"Abartma."
"Ne abartacağım, fıstık gibi olmuşsun."
Aklıma gelen anıyla gülmeye başladım.
"Fıstık mı?"
Onun da anladığını attığı kahkahayla anlamıştım, ekranda kendimi göreceğim şekilde yaklaştırdığımda dağılan saçlarımı topladım. Azra dikkatle beni izliyordu, bir elinde ne olduğunu anlayamadığım ama muhtelemen jelibon olan şekeri yemeye çalışıyordu. Dudağımı büktüm.
"Azra canım çekiyor, yeme şunu iştahlı iştahlı."
Güldü ve gözüme sokmak istercesine telefona yaklaştırıp yemeye başladı. Telefonu üstüne kapatarak pis pis sırıttım, asıl sinir olacak oydu şimdi. Beni gerisin geri aradığında açmak üzereydim ki önünde durduğum aynadan beni izleyen siyah irisleri fark ettim. Gözleriyle tüm bedenimi süzdü, bakışları her zaman ki gibi duvarların arkasından bakıyordu. Ellerimin arasında çalan telefon sessizliğe büründüğünde Ateş'ten bakışlarımı çekerek Azra'ya kısa bir mesajla Ateş'in geldiğini söyledim. Yeniden aynaya baktığımda Ateş'in çok daha yakınımda olması telaşlanmama sebep oldu.
"Hazır mısın?"
Aynadan kesişen bakışlarımıza karşılık vererek çenesini omzuma bırakan Ateş'ten uzaklaşmak için hareketlendiğimde belime elini yerleştirdi. Belimdeki elinin yardımıyla beni göğsüne çektiğinde bu anormal yakınlaşmamız rahatsız etmişti.
"Uzaklaşır mısın?"
Gözlerini gözlerimden ayırarak çenesini boyun girintime kadar soktu, gözlerini kapatarak kokumu derince soluduğunda titreyen bacaklarım yüzünden beni biraz daha sıkı tuttu.
"Nefesimi kesiyorsun."
Yaptıklarından çok söylediği bu cümle dikkatimi çektiğinde gözlerim irice açıldı, bunu o mu söylemişti? İyi bir şey mi söylemişti?
"Sadece bana fırsat ver Arya, beni kabullenmeni sağlamam için bir şans vermeni istiyorum."
Duraksadım. Durup dururken bir an da değişen Ateş dengemi biraz olsun bozmuştu, küçük bir nefesi kendime sundum ve Ateş'in kollarının tutsak ettiği bedenimi ondan kurtardım. Bana kolayca izin verdiğinden öne doğru gidip çantama telefonumu sokarak yerde ki topuklularımı giydim. Bir çift siyah gözün esareti altında rahat hareket edebilmem zor olsa da topuklularımdan birini giyebilmiştim, ikincisini giymek için eğildiğimde dengemi sağlayamamış ağzımdan kaçan küçük çığlıkla yüz üstü yere doğru düşmeye başlamıştım. Güçlü bir kol beni düşeceğim sırada tuttuğunda yere bakmayı bırakarak derin derin nefes almaya başladım.
"Düz yolda yürümene şaşırıyorum."
Tepemin üstünde ki Ateş'e baktım. Beni yavaşça kaldırdı ve hemen ardımızda kalan yatağa oturtturdu.
"Gerçi onu bile başaramıyorsun."
Yüzüne öfkeyle baktım, bakışlarımı umursamadan ayak bileğime kısa bir bakış attı. Her hangi bir sorun olmadığını anlayınca geride kalan topuklu ayakkabıyı eline alarak yanıma döndü. Ayakkabımı ayağıma geçirdiğinde başını kaldırıp yüzüme baktı, bir parmağı kısa bir süre için izini yeni yeni kaybeden yaranın üstünde gezindi. Önümde eğilmiş gözlerini kırpmadan yüzüme bakıyordu, ciğerlerime küçük bir nefes çekerek bakışlarımı ondan ağırdım. Önümde durmayı bırakarak ayağa kalktığında elimi elinin içine alarak beni kendisine çekti, bedenimle bedeninin arasında santimler bırakarak yürümeye başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/184432439-288-k842723.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR
ChickLit"Canını yakmak istemiyorum ama beni zorluyorsun." Yanaklarımdan bir yaş süzüldü. "Senden nefret ediyorum." Kolumdan tutmayı bırakıp bedenimi hızla bedenine hapsetti. Kollarının arasında küçücük kalmıştım. "Biliyorum ve senin de bilmen gerek." Gö...