35.BÖLÜM

88.1K 3.2K 1.5K
                                    

İyi okumalar canlarım...

Gözlerimi her zaman ki gibi Ateşten önce açtığımda derin bir nefes aldım, kollarının arasında rahat olsam da sıcak basmıştı. Doğrulmaya çalışarak pencereye baktığımda güneşin daha yeni yeni kendisini gösterdiğine şahit oldum. Ofladım. Benim için erken olabilirdi ama Ateş için gerçekten çok erkendi. Gece çok geç gelmişti ve ben geldiğinde beklemeye çalışarak uyuyakalmıştım, ne ara belime sarıldığını bile anlamamıştım. Yaralandığından beri bir hafta on gün geçmişti, birkaç gün evde kalmaya zorlasam da beni dinleme heveslisi değildi.

Ben de onu dinlemiyordum orası ayrı.

O gece nereye gittiğini hala söylememişti ve bu beni sinirlendiren ilk şeydi. Ben yaptığım her şeyden haberdar birinin hiçbir şeyini bilmiyordum ve bu beni rahatsız ediyordu. Bugün için ayrı planlarım vardı ama öncesinde Ateş'in sert gövdesinden ve kollarından nasıl ayrılacağımı bulmam gerekiyordu. Yaklaşık beş gündür o uyanmadan hemen önce uyanıyor ve evden çıkıyordum, dersim olmasa dahi Azrayla bir araya geliyordum. Sabah sabah onu da peşime takıyordum ama bu önemli değil.

Sonuçta o benim en yakın arkadaşım, bana katlanmak zorunda.

Israrla aramızda olanları anlatma taraftarı olmadığımdan Azra da bana fena gıcık kapmıştı. Saçımı başımı yolardı ama Ateş'ten cidden korkuyordu, bir keresinde buna yeltenmeye çalışırken duraksamıştı. Kıkırdadım. Kahkahalarımın arasında onunla dakikalarca dalga geçmiştim ve o da dokunmamış olsa da buz gibi suyu başımdan aşağıya dökmüştü. Bu dün olmuştu ve hala hasta olmadığım için sorun yoktu ama Azra'nın kafasını havuza sokacağıma dair kesin planlarım var. Ateş ondan ayrılacağımı biliyormuş gibi sıkı sıkı tutmuştu beni, kolundan birini ittiğimde daha sıkı tuttu. Soluklanarak kollarının arasına girdim ve aşağıya kaymaya başladım, böyle iki kez kaçmayı başarmıştım.

El mi yaman bey mi yaman göreceğiz Ateş bey!

Kollarının arasından sıyrıldığımda resmen ter içinde kalmıştım, hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. Duşta almam gerekiyordu ayrıca, ellerimi belime yerleştirerek yatakta uyuyan adama ters ters baktım.

"Duvar gibi adamsın kocaman kocaman kaslar yapmışsın!"

Giyinmek için odaya gideceğim sırada dışarıda kalan gökyüzüne dalmadan edemedim, boydan boya camdan olan balkon trabzanına yaslanarak dışarıya bakmaya başladım. Güneş doğuyordu. Halamın dediğine göre her güneş doğduğunda yeni umutlar doğarmış, eskisinden daha iyi hissediyordum. Belki de arkamda kalan adam ve benim için de bu güneş doğumlarından biri umut getirecekti.

Çoktan doğmuştu, umut. Korkuyordum.

Aslında o geceyi anlatmamasını tamamen bahane olarak sunuyordum, çünkü deli gibi korkuyorum. İyi başlamayan bir başlangıç iyi biter miydi? Buna dair inancım yok.

Boynuma nefesini bıraktı.

Çığlık atarak geriye gitmeye çalıştım ama Ateş bedenini bedenime yaslayarak camla aramda ki kendisiyle beraber sıfıra indirdi. Bir kez daha nefesini tenime üflediğinde heyecandan kalbim göğsüme tekmeler indirdi.

"Daha ne kadar kaçacağını sanıyordun?"

Yutkundum. Dudakları boynumda gezinmeye başladı, ellerinin altında tir tir titremeye başladım ve o bunu anlayarak düşmemem için kendisini bana biraz daha bastırdı.

"Kaçmıyorum."

Sesim fısıltıdan farksızdı. Allah aşkına kendime ben bile inanmamıştım, o nasıl inansındı?

ESİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin