37.BÖLÜM

93.8K 2.9K 3.1K
                                    

Sürprizzzzzzz ben geldim!!!

Neler var neler, bende çok şaşkınım. Bu bölümle alakalı çok yorum bekliyorum. Düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum.

Medyada ki şarkı tam da bu bölüm için yazılmış gibi.

İyi okumalar canlarım...

İçimde ki korkuya rağmen kaskın altından uzun siyah saçlarıma vuran rüzgar hoşuma gidiyor, gülümsememi sağlıyordu. Ateşin her geçen an daha çok hızlanması korkumu hat safhaya çıkarsa bile beni riske atmayacağını biliyorum, kollarımı gövdesine bir daha çözülmeyecek şekilde sarmış gibiydim. Derin bir nefes alıp başımı kaldırıp bu anı yaşamak istediğimi farkettim, özgürlüğü dibine kadar tatmak rüzgarı her hücremde tatmak istiyorum. Başımı kaldırdığımda rüzgarın etkisiyle biraz affalamış olsam da kendimi sabit tutup yanından geçtiğimiz yerlere ilgiyle baktım, denizin yanından gidiyorduk. Hava kararmaya başlamış güneş kızıl ışınlarını gönderip batacağını haber veriyordu.

Güneşin batışına hayranlıkla bakarken denize yansıttığı yüzüyle göz kamaştırıyordu. Bu görüntüye aşık olabilirim çünkü şu ana kadar bütün tatillerimi doğayla iç içe geçirmiştim. Bu muhteşemliği seviyorum, bana huzuru yaşatıyorlardı. Kavisli ama her hangi bir çukuru olmayan yoldan geçtiğimiz zaman güneş ardımızda kalmıştı. Her ne kadar güneşin batışını izlemek istesem de Ateşe söylemeye çekindim. Eskisi gibi olmayabilirdik ama yine de aramızda hala aşılmamış duvarları ikimizde görüyorduk. Başımı çevirip yanından geçtiğimiz ormanı ağaçları inceledim, nerdeydik biz? Tanıdık gelmiyordu ama İstanbula bir kaç saatliğine yakın bir yerdi eminim.

Hala denize çok yakındık çünkü yol yanından geçiyordu. Hayranlık ve merak karışımı etrafıma bakınıyordum. Hafifçe doğrulmuş ama ellerimi Ateşin belinden çekmeyerek bakmaya devam ettim. Sonunda motor durduğunda rahat bir nefes alıp verdim. Geldiğimiz yere baktığım da hayranlıkla dolmuş gözlerime rağmen ağzım da açılmış önümde duran manzaraya baktım. Ateşin indiğini ya da kaskı başımdan çıkmasına bile tepki vermeyerek önümde uzanan mükemmel manzaraya bakıyordum. Ateşin kısık sesiyle hayran bakışlarımı ona çevirdim, gülüyordu. O an hangisi daha muhteşem diye bir tartışmaya beynim le kalbim girdi. Gülüşü ile karşımda ki manzarayı kıyaslayacak kadar delirdiğime inanamıyorum.

Eliyle yanağımı okşayıp bel boşluğuma ellerini yerleştirip beni motorun üstünden yere bıraktı. Yüzümü tekrar az önce o muhteşem gülümsemesiyle kıyasladığım manzaraya çevirdim. Birkaç adım atıp oraya gittim. Bir dağın başında uçurumun tam dibinde orta büyüklükte bir ev ve evin aşağısında kalan muhteşem bir tabloya benzeyen güneşin batışı ve denizin maviliğiyle harika bir uyum sağlamıştı. İlkbaharın gelişiyle orman yeniden yeşilliğine bulanmış etrafa çiçeklerini sarmıştı. Şiddetli sayılmayan bir rüzgar yüzünden yaprakları gelişi güzel sallanıyordu. Yeni yağdığı belli olan yağmurun kokusu her yeri sarmıştı.

Az önce keşke izleyebilsem dediğim güneşin batışı gözlerimin önünde kızılın en güzel tonlarında karanlığa yerini bırakırken şehirde asla görünmeyecek olan küçük küçük yıldızlar belirginleşmişti. Burnuma dolan doğanın kokusuna birde belime sarılan kollardan yayılan odun kokusu beni içerisine çekti, titrek bir şekilde iç çektim.

"Beğendin mi?"

Parıldayan bakışlarla siyahın en karanlığına bırakan gözlerine baktım.

"Şaka mı yapıyorsun? Bayıldım buraya. Biraz daha kalalım mı? Buranın keyfini çıkartmak istiyorum."

Yine yeni yeni alıştığım gülümsemesi yüzünde ki yerini aldı. Gülümsemesinin olduğu yanaklarına dokunmak isteyen parmak uçlarımda kısa bir elektrik kendini belli etti. Parmaklarımı avuç içime hapsederek gözlerine masum masum baktım, belki kalabilirdik ya da buraya bunun için gelmiştik. Aklıma gelen bu düşünceyle yüzüne beklenti dolu bir ifadeyle baktım.

ESİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin