14.BÖLÜM

104K 3.9K 1.3K
                                        

İyi okumalar...

Haftalar sonra okula gideceğim gün gelmişti, aldığım izinler bittiğinden mecburen kalkıp gidecektim. Yavaş hareketlerimi kesmeden üstümde ki geceliği çıkararak yarı çıplak bir şekilde dolabıma yaklaştım. Spor giyinmeyi sevdiğimden kombinim oldukça rahattı, kahverengi göbeğimi açıkta bırakan bir üst ve krem tonlarında eşofman altını üstüme geçirdim.

Hava soğuk olduğundan üzerime eşofmanımla aynı renkteki şişme montu kolumun üstüne bırakarak odamdan çıktım. Bir elimde çantam bir elimde montum varken giymeye çalıştığım siyah postalımın bağcıklarını bağlıyordum. Çıkmak üzereyken Sema teyze karşıma çıkmış elimde ki montu alarak giyinmem için yardım etmişti, önce bir kolumu ardından diğerini geçirerek ona döndüm.

"Teşekkür ederim."

Yanağına eğilip öptüm. O ise bakışlarını açtığım kapıya dikti.

"Kahvaltı yapmadan mı çıkacaksın?"

Dudak büzdüm.

"Geç kaldım, orada bir şeyler atıştırırım ben."

Onunla kısa vedalasmamızdan sonra kapıyı arkamdan kapatarak arabama doğru yürüdüm. Kapıyı açmak için hareketlendiğimde bunu bir başkasının sesi böldü, tamamen daldığım için korkmuştum.

"Bir şey mi dediniz?"

Ne dediklerini duyamamıştım ama bu değil de bana bakmıyor olmaları dikkatimi çekmişti.

"Efendim dışarıya çıkacağınıza dair bir bilgi almadık."

Kaşlarım hızla çatıldı.

"Dışarıya çıkmak için sizden emir mi almam gerekiyordu?"

Adam başını eğdi.

"Ateş bey bize bir şey söylemedi."

Gözlerimi hırsla kapattım ve sakinleşmek için içimden üçe kadar saydım.

"Ateş beyinize söyleyin dışarı çıkmak için ondan izin almayacağım."

Gitmek için arkama dönmüştüm ki yeniden konuştu.

"Efendim lütfen işimizi zorlaştırmayın."

Sinirden çığlık atacaktım. Onlara içimden geçen onca şeyi söylemek istiyordum ama onların da suçu yoktu ki. Tüm suç o zebani kılıklı adamdaydı, çantamdan telefonumu hışımla çıkararak hala kaydetmediğim numarasının üstüne bastım. Telefon ikinci çalışta açılmasına rağmen sabrım bitmek üzereydi.

"Ne var?"

Elinin körü!!

"Bu ne demek oluyor?"

Telefonun başında kısa bir duraksama oldu ve sonra yeniden o sesini duydum.

"Neyden bahsediyorsun?"

Dişlerimi birbirine geçirdim.

"Evden çıkmama bile karışacak mısın sen?"

"Karışmıyorum, sadece haberim olması gerek."

Bağırmama engel olamadım.

"Saçmalıyorsun!"

"Bağırmayı kes!"

Yeniden bağırdım.

"Bağırtma o zaman." 

Derin bir nefes aldığını duydum.

"Bu konuda söz veremeyeceğim."

Kaşlarım daha çok çatıldı.

ESİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin