46.BÖLÜM

61.7K 2.1K 1.3K
                                    

İyi okumalar tatlılarım...

Gördüğüm leke beni dumura uğrattı. Şaşkınlıkla üstümde ki lekeye gözlerimi dikmiştim. Ateşe döndü şaşkın bakışlarım ama hemen ardından endişeli bir şekilde bakındım. Bana kaşlarını kaldırarak baktı.

"Ateş bu kan ne?"

Kolundan tuttum ve onu çevirmeye çalıştım, önce izin vermedi ama sinirle bağırınca döndü.

"Ateş deli etme beni!"

"Tamam kadın ama bağırma başın ağrıyacak. Ya da benim ki..."

Ters ters ona baktıktan sonra tişörtünün eteklerinden tuttuğum gibi  üstünden alıp çıkardım. Onu yere attıktan sonra Ateşin çıplak kalan gövdesine baktım. Gözlerim bir anlığına kaslarına takılmak için uğraşsa bile umursamayıp sırtına baktım. Sol omzunun tamamını saran ve karnının üstünde bile gezinen beyaz sargılar vardı. Korkulu gözlerle kırmızıya boyanan sırtında ki sargıya baktım.

"Ateş bu ne, ne oldu sana!?"

Ateş yarasına bakmama izin vermek istemiyerek beni önüne çekti. Gözlerim sargıda yüzüne bakmıyordum. Çenemi tutup nazikçe yüzüne bakmamı sağladı.

"Güzelim ben iyiyim, sadece küçük bir yara."

Gözlerimi belerttim.

"Küçücük yaraya niye bu kadar sargı sardılar peki?"

Şükür, aklım bana geri dönmeye başlamış, mantıklı sorularımı soruyordu.

"Bana inanmıyor musun?"

Kaşlarımı çattım.

"Konumuzla ne alakası var şimdi bunun?"

"Sana iyiyim diyorum güzelim, inanmıyorsun?"

Gözlerimi devirdim. Ateşin kolundan tutup yatağa sürükledim. Gözlerim dolu dolu olmuş bu yüzden bulanık görüyordum, canı yanıyordu ve ben kendi canımın acısı gibi vücudumda hissediyordum. Ateşin önüne geçip sargıyı açmak için elimi uzattım. Daha ulaşamadan elimi eliyle engelledi. Parmaklarımı avuç içine alıp yüzüme baktı. Dudağımı sarkıttım.

"Acıyor mu?"

Hafifçe gülümsedi ve boşta olan elini yanağıma koyup usul usul okşadı, gözlerimi kapattığım için gözümden bir yaş düşmüştü ve eliyle temas etmişti. Gözlerimi açıp ona baktığımda göz yaşıma bakıyordu. Ağlamamdan nefret ediyordu, bende nefret ediyordum ama kendimi engellemiyordum.

"Acımıyor, ağlama!"

Burnumu çektim.

"Bu ne zaman oldu? Her zaman yanımdasın, hangi ara oldu?"

Ateş anlatmak istemiyor yüz ifadesini takındığı zaman kaşımı kaldırıp yüzüne baktım. Her şeyi anlatacaktı, o kadar! Derin bir nefes aldığındam8i ondan kurtulup arkama döndüm ve bir şey söylemesini beklemeyerek banyoya girdim. Ecza dolabına ilerleyip içinden gerekli olan eşuyaları aldım, Ateş ne yapacağımı bildiği için sanırım bir tepki vermemişti. Banyodan çıkıp tekrar karşısına dikildim. Eşyaları yatağa bırakıp elimi sargıya uzattım. Bu sefer hiçbir tepki vermeden beni pür dikkat izlemeye başlamıştı.

"Evet dinliyorum?"

"Hiç pes etmeyeceksin değil mi?"

Gülümsedim ve yüzüne kendini beğenmiş bir ifadeyle bakıp saçımı savurdum.

"Sencee?"

Benim aksime hafifçe güldü. Dudağında ki gülümsemede bir süre takılı kaldım. Alt dudağı benim dudaklarımdan daha kalındı ve hiçbir zaman benim dudaklarım onun gibi doğal kırmızı bir renge sahip olmamıştı. Ateşin dudakları vişne renginin en koyu tonundaydı, bir kadını kıskandıracak kadar muazzamdı. Dudaklarını izlerken dudaklarımı yaladım farkına varmadan. Onunda bakışlarının benim dudaklarımda olduğunu gördüğüm de dilimi dudağımın üstünde gezdirdim.

ESİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin