İyi okumalar...
Yirmi beş, aralığın yirmi beşinde evlenecektim.
Akıp giden yola tüm odağımı vermişken yanımda ki Ateş'in bakışlarını arada bir üstümde hissediyordum. Bakışıyla bile nefesimi kesiyordu, bakmasını istemiyordum.
Ateş bir duvardan farksızdı.
Ona baktıkça karşımda bir duvar varmış gibi hissediyor ve bunu aşamıyordum. Evleneceğim adamın hiçbir şeyini bilmiyordum, nasıl bir insan olduğunu az çok anlamıştım gerçi.
İnsan olduğundan şüphelerim vardı ama konumuz bu değil.
Ateş'in bu davranışlarını kesmesi gerekiyordu, hem de hemen. Gelemiyorum. Ben cidden zora gelemiyordum, onunla bu kadar ters düşmekten şimdiden yorulmuştum. Aynı ev de yaşadığımız zaman neler olacaktı kim bilir? Her gün kendi yaşadığım evde kavga edecek olmamız nefesimi daraltıyordu. Eğer düzgün bir insan olmuş olsaydı bunu konuşur ve hallederdik ama o konuşmaya bile değmiyordu. Normal bir konuşmamız bile yokken çıkıpta neler hissettiğimi anlatamazdım.
Ki anlamazdı.
İç çektiğimde bakışları yeniden benim üstüme dönmüştü, bakışlarına karşılık vermeyeceğimi düşünse de ona döndüm. Hissettiğim gibi bakışları bendeydi, göz göze geldik. Ona baktığımda garip bir ifadeye büründü, gözlerinin içinde gördüğüm o hissizlik bir an olsun kaybolmuş gibiydi ama sonrasında hemen yerine yerleşti. Yola bakmayı bırakıp arabayı durdurduğunda arabanın içinde tek ses nefeslerimizin sesiydi. Garip bir biçimde ikimiz de sessizdik ve sadece birbirimize bakıyorduk, öfkeli değildi. Buna cidden şaşırmıştım.
Çünkü o hep öfkeli olurdu.
"İmam nikahımız haftaya yapılacak."
Konuşmasından çok sözlerine dikkatimi verdim. Onun gibi birinin imam nikahından bahsetmesi şaşırtmıştı.
"Böyle bir şeye gerek var mı?"
Hem cevap verdi hem de bakışlarını kesmeden başıyla küçük bir işaret yaptı.
"Var."
Bir şey söylemedim ama onunla daha fazla göz göze kalmamak adına gözlerimi kaçırarak arabadan inmek için hareketlendim. İnmek üzereydim ki kolumu tuttu ve yeniden ona bakmamı sağladı. Bugün ikinci kez gözlerinin içinde ki o dalgalanmaya şahit olmuştum.
"Bir şey mi oldu?"
Bakışları kıpırdanan dudaklarıma gitti ve ben nefesimi tuttum.
"Ben-"
Derin bir nefes alarak bakışlarını yeniden gözlerime çıkarttı.
"Üşütmeni istemiyorum, eve git."
Kararından saparak başka bir şey söylemişti ama ben ne söyleyeceğini merak etmiştim. Yine de bir şey söylemedim ve kolumu bırakmasını umarak arabadan çıktığımda sırtıma diktiği kara gözlerinin varlığını eve girene kadar hissettim. Dönüp bir kez bile bakmadım ama o inatla bakmaya devam etti.
"Yemek nasıl geçti kızım?"
Sema teyzeye bakarak ayağımda ki topuklu ayakkabının tekini elime aldım.
"Aralığın yirmi beşinde evleniyorum."
İfadesi bir cam parçası gibi kırıldı ama bu birkaç saniye sürdü, gülümsemeye çalıştı.
"Sen iyi misin?"
Merdivenlere yöneldim. Ateş ile daha erken çıktığımız için evde kimse yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR
ChickLit"Canını yakmak istemiyorum ama beni zorluyorsun." Yanaklarımdan bir yaş süzüldü. "Senden nefret ediyorum." Kolumdan tutmayı bırakıp bedenimi hızla bedenine hapsetti. Kollarının arasında küçücük kalmıştım. "Biliyorum ve senin de bilmen gerek." Gö...