21.BÖLÜM

103K 3.7K 2.6K
                                    

Medya: Ateş Yakar

İyi okumalar...

Güneş tenimi tatlı tatlı yakarken şemsiyenin altına değil de kumların arasına kendimi atmış ve önce çakıl taşlarının ardından güneşin tadını çıkartmıştım. Rüya gibi bir gün geçirmiştik dün, bu sabah eve gelmiştik. Ateş'in kalabalık ortamları sevmediğini -benimle birlikteyken özellikle- anlamıştım.

Birbirimize aramızda hiçbir şey olmamış gibi davranıyorduk. 

Günlerdir yan yanaydık. Onunlayken dokunduğum, yaptığım her şeye ultra dikkat ediyordum. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım iyi geçmek yerine elime yüzüme bulaştırmam ayrı bir mevzuydu. Elimi gökyüzüne kaldırarak dokunabilecekmişim gibi mavilere uzattım.

Üstümde tüm güneşimi kesen bir gölge belirdi.

Gözlerimi kısarak gölgenin sahibine baktığım da siyah gözlükleriyle karşılaştım. Gözlüğün ardına sakladığı siyah irislerinin ben de olduğu kaçınılmaz bir gerçekti.

"Güneş yüzünden hastalanacaksın."

Senin yüzünden hastalanmadıysam bu yüzden hayatta hastalanmam demek istemiştim ama susmayı tercih ettim.

"Bir şey olmaz."

Başımı geriye yatırıp kuma biraz daha yaslandım. Başımın üstünde beklemeye devam etti, gözlüklerimi çıkararak yeniden ona baktım.

"Çekilir misin?"

Bunu bekliyormuş gibi o da siyahlarını örten gözlükleri cool bir hareketle çıkarttı. Tahmin ettiğim gibi gözleri bir an olsun üstümden ayrılmıyordu.

Beni izlemekten hiç sıkılmıyor muydu bu adam?

"Çekilemem."

Sözlerine rağmen yanıma oturdu, ona yandan bir bakış attım. Bakışları bendeydi. önümden çekilince güneş yeniden vücuduma nüfuz etti. Onu görebilmek adına gözlüklerimi takarak güneş ışınlarından gözlerimi korudum. Birbirimize bakarken onun aklından ne geçiyordu bilmiyorum ama benim aklımdan ona bu kısa süre içinde alışmaya başladığım gerçeği geçiyordu. Ayrıca iyiden iyiye tanımaya başlamıştım, beklenmedik bir biçimde boynundan huylandığını öğrenmiştim. Uyumak için beni sıkıca kendisine çektiğinde her seferinde başımı boynuna gömüyor ve onu rahatsız etmekten çekinmiyordum.

Beni rahatsız ettiği için rahat olmamalıydı.

Benim de garip bir huyum vardı ki gece yanından uzaklaşıp yatağın en köşesine kadar uzaklaşıyordum. Bir keresinde düşmek üzereyken belimden tutmuştu, gözlerimi telaş için de açtığımda yerle bakışıyordum. Bir de bilerek, ondan uzak durmak için böyle yaptığımı düşünmüştü. Uyurken(!) kendime dikkat etmediğimden beni azarlamıştı. Hayatım boyunca tek başıma uyuduğumu bilmiyormuş gibi davranıyordu ama ben zaten kendi yatağımda da böyleydim. Kaç kez yatağımdan düşüp çığlık çığlığa evi başıma toplamıştım, bilmiyorum. 

Uyurken dahi sakarlık yapan tek insandım.

Siyahlarını üstümde durmaya devam etti. 

"Ortaklarımdan biri burada olduğumu öğrenmiş, bizi bir partiye davet ettiler. Gidip hazırlan, akşam oraya gideceğiz."

Bıkkın bir nefes aldım, dağ ayısından tek farkı vücuduydu.

"Emredersin."

Yerden homurdanarak dizlerimi silkeledim ve ona keskin bir bakış attıktan sonra eve doğru yürümeye başladım. Odaya girdiğimde yüzüme çarpan koku derin bir nefes almamı sağladı. Yanımda olmasa bile bir sekilde kendini bana sürekli hatırlatıyordu, odaya dolan kokusu buna dahildi. Bunu düşünmeyi bırakarak duş almak için banyoya girdim, kalçamın altında biten bornozu üstüme giyerek ıslak saçlarımla duştan sonunda çıktım. Kapıyı açtığım zaman Ateşi hemen karşımda bekliyorken buldum. Bakışlarını yerden yavaşça kaldırarak üstümde gezdirdi, yutkundum.

ESİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin