İyi okumalar...
Hayatında yaptığı ve yapacağı en iyi şeyin bu kadınla evlenmek olduğunu düşünüyordu ama yanılıyordu.
Bu evlilik çok acı getirecekti.
Aşıktı. Hem de karşısına babasını ve tüm servetini alacak kadar aşıktı o kadına. Selim Yakar, Canan'ı tanıdıktan sonra değişmiş ve ona alışarak kalbini kaptırmıştı. Karşılıksız da kalmamış aşkının karşılığını güzelce almıştı, onunla mutluydu. Aşkı gözlerini o kadar kör etmişti ki babasının hırsını göremiyordu, aslında bu ilk başta umrunda olmamıştı.
Taki oğluna bulaşana kadar.
Selim Yakar belki de evlendiği için ilk kez pişman olacaktı, oğlunun ölümden beter olan o halini ölse unutamazdı ve bu onların yüzündendi.
Oğlunu Derin Kemal Yakar'dan koruyamamıştı.
Küçük çocuk annesinin ona verdiği kurabiyeyi yerken bir yandan da babasının ona yeni aldığı bisikleti sürmek için can atıyordu. Yedi yaşındaydı ve kırdığı ikinci bisikletten sonra babası yine ona kıyamamış yenisini almıştı. Onu çağıran arkadaşlarına sonra diyerek elindeki kurabiyeyi bitirip sabırla beklediği bisiklete binmişti, arkasında onun yanına gitmediği için gözleri dolan kızı görmeyerek. Kız ona dolan gözleriyle bakarken çocuk çoktan uzaklaşmıştı. Çocuk aklıyla peşinden gitti ve onu bisikleti sürerken izlemek istediğini farketti. Çocuk hızla bisikleti sürüyor yüzünde çocukça bir sevinç vardı. Onu o zaman gören biri bile büyüyünce hayran olunacak birine dönüşeceğini bilirdi. Babasından aldığı siyah saçları ve daha önce babası küçükken siyah olan gözleri onun ki gibiydi. Babasının ki sonradan kahve rengine dönmüştü ve oğlununkininde öyle olacağını sanıyordu fakat çocuğun gözleri hep siyah kalacaktı. Bisikleti hızla kullandığı için arkasında onu izleyen kızda ona yetişmek için hızlı ilerliyordu.
Çocuk bir anda önüne çıkan aracı farketti ve çevik bir hareketle önünde duran araca çarpmadan yanında durabildi. Kız ise çocuğun çarptığını sanıp çığlık atmıştı. Fakat sesi çocuğa gidecek kadar yakın değildi. Çocuk arabaya ters ters bakarken kimin böyle yol ortasında duracak kadar salak olduğunu düşünüyordu. Arabadan inen bir adam ceketini önünde ilikleyerek diğer kapıya gitti. Kapıyı açtığında dışarıya saçları biraz ağarmış kırkların sonunda bir adam çıkmıştı. Yaşına rağmen heybetinden ve yakışıklılığından hiçbir şey kaybetmemişti. Çocuk o an birşey farketti, bu yaşlı adam sanki ona bir yerden tanıdık geliyordu.
Yukarıda olanları izleyen kız biraz daha yaklaştı, o yaşta olmasına rağmen adamı hiç sevmemişti. Çocuğa bir şeyler söyleyen adamı inceledi bir süre. Kızda farketti, tanıyordu bu adamı. Aslında tanıdığı birine çok benziyordu. Çocuk yaşlı adama çok benziyordu. Akrabası olabilirdi ama içinde kötü bir his vardı. Onları merakla izlerken şoför olan adam çocuğun kolundan tutarak arabaya bindirdi, zorla. Kız bunu gördüğü gibi gözleri fal taşı gibi açılmış oraya doğru son hızıyla koşmaya başlamıştı. Yanaklarından yaşlar gelirken o çoktan uzaklaşan arabaya yetişmeyeceğini bildiği halde pes etmemiş koşmaya devam ediyordu, yere sertçe düştüğünde avuç içleri parçalanmıştı. Ağlayarak bağırdı, sayamadığı kaçıncı kez.
"Ateşşş!!!"
Ateş gözlerini hızla açtığında baş ucunda koltuğa başını yaslayıp uyuyakalan kızı görmüştü. Ne olduğunu anlamıyordu ama etrafına baktığında şifonyerin üstündeki ateş ölçen aleti ve su dolu bir kap gördü. Asıl merak ettiği şey Aryanın yanında değilde neden o koltukta olduğuydu. Halbuki gece kollarının arasında uyuyakalmış ve onu izleyerek uyumuştu. Yataktan doğrulduğunda Aryanın tam dibine girdi. Elini Aryanın yüzüne götürerek hafifçe okşadı, kapalı olan gözlerine baktı. Alnına dudaklarını bastırdığında Arya gözlerini yarı açmış bir şekilde etrafına bakmıştı. Gece olanlar aklına geldiğinde endişe ile yerinden doğrulmuş ama Ateşi farketmediği için başını omzuna çarpmıştı. Ateş bu sersem haline gülümserken ona bakıyordu. Arya Ateşi gördüğünde başında ki sızıyı unutup dudaklarını Ateşin alnına bastırdı. Dudaklarının altında ki tenin ısısı düşük olduğu için derin bir nefes almış ve gözlerimi kapatıp o halde kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR
ChickLit"Canını yakmak istemiyorum ama beni zorluyorsun." Yanaklarımdan bir yaş süzüldü. "Senden nefret ediyorum." Kolumdan tutmayı bırakıp bedenimi hızla bedenine hapsetti. Kollarının arasında küçücük kalmıştım. "Biliyorum ve senin de bilmen gerek." Gö...