19.Bölüm

104K 3.7K 1.7K
                                    

İyi okumalar...

Çok kısa bir süre sonra uyandırılmıştım Ateş tarafından, uyku sersemi bir şekilde giyinmiş ve otelden çıkmıştık. Ateş'in bir kolu belimi sardığı için ona yaslanarak yürümüş, arabaya binmiştim. Koltuğa oturduğum anda rahat bir pozisyona girerek uykuma devam ettim. Üstüme bırakılan ceket ile daha rahat etmiştim, tabii birde Ateş rahat olabilmem için koltuğu geriye doğru yatırmıştı. Gözlerimi açtığım da Ateş'in siyah gözleri ile karşılaşınca refleks ile geriye çekilmiştim.

"Geldik."

Bakışlarımı uçak pistine çevirdim.

"Görüyorum."

"O zaman gidelim."

Pistte ki bakışlarımı Ateş'in yüzüne çevirdim, dikkatle beni izliyordu. Fazla dikkatli bakıyordu, yutkundum.

"Tamam."

Üstüme eğilmeyi bırakarak geriye çekildi, daha sonra da arabadan inmişti. Ben de fazla beklemeden yorgun bir halde arabadan inmiştim. Düğünlerden nefret ediyorum, özellikle kendi saçma sapan düğünümden. Uçağa doğru yürürken, elimi elinin içerisine almıştı. Gözlüklerimi taktığım için alttan alttan çevremizde bulunan korumalara baktım, her yerde Allahım her yerde düzinelerce koruma vardı. Bu beni haddinden fazla geriyordu, bu işten kurtulmak istiyorum. Bir yerlerden babam ya da Cengiz'in çıkmasını ve bunun koca bir şaka olduğunu söylemelerini bekliyordum. Elimi hiç bırakmayacakmış gibi tutan eline baktım, daha sonra yüzüne çevirdim gözlerimi. Siyah gözlüklerinin altından bile keskin bakışlarını görüyordum, bu adam beni bırakmayacaktı.

Bırakmasını istediğim tek kişi oydu, hayatımda ki en korktuğum şey terk edilmekken ilk kez birinin beni bırakmasını, terk etmesini istiyordum.

Uçağa bindiğimiz de koltuklardan birine sıkılgan bir halde oturdum, daha nereye gideceğimizi bile bilmiyordum. Ki tüylerim ürperiyordu, ne yapacağımı bilmiyorum çünkü. Bana dokunmasını istemiyordum, tanımadığım birinin bana dokunmasını istemiyordum. Ellerini üzerimden çekmiş olsa da gözleri bendeydi, bana bakıyordu. Belki de geceyi düşünüyordu, öleceğim geceyi. Boynumu kaşıdım, stres olduğum da hep yaptığım gibi. Beni her yönümle bildiği için ve tabii ki gözlerini benden çekmediği için kötü olduğumu biliyordu. Keşke bildiği kadar icraata da geçirseydi, bakışlarını benden çekseydi...

"Bana bak."

Benden bakışlarını çekmesini istedim, ona bakmamı değil!

"Evet?"

Gözlüklerini çıkarmış, hep yaptığı gibi beni izliyordu.

"Korkacağın bir şey yok."

Söylemesi kolaydı tabii.

Titredim, gözlerinin önünde titremiştim. Yutkunarak kocaman açılmış gözlerle ona baktım, boğazıma kocaman bir yumru oturmuştu. Beni bozguna uğratmaktan vazgeçmeyecekti, ona bakmayı konuşamayacağımı anlayınca bırakmıştım. Bu hareketime sessiz kaldı, hiç Ateşlik hareket değil oysa ki. Ne olduğunu anlayamadan kucağıma başını koyduğunda şaşkınca yüzüne baktım. Ne yaptığını sanıyordu?

"Tüm gece uyuyamadım, beni rahat bırak."

Şaşkınca ona bakmaya devam ettim, gözlerini kapatmış oldukça rahat olan koltuğa uzanmıştı. Bir şey söylemeden bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. Mecburen rahat duracaktım, derin bir nefes alarak bir an önce nereye gideceksek varmayı diledim.

Dubai.

En sevdiğim ve sürekli geldiğim şehire balayına gelmiştik. Sevdiğim şehrin böyle bir olaya şahit olması üzücüydü, üzücü olan kendime değil de şehire üzülmüş olmamdı daha doğrusu. Bazen ne dediğimi, düşündüğümü anlamıyordum. Siyah bir arabaya bindiğimiz de kalbim daha hızlı atmaya başlamıştı, deli gibi korkuyordum. Önünde durduğumuz villa tarzı ve gözlerden ırak bir evin önünde durduğumuz zaman bir elim kalbimdeydi. Sakinleşmek isteyen bir tarafım çevremi izlemeye çalışırken, error vermiş olan beynim hiçbir şeye odaklanmama izin vermiyordu.

ESİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin