BÖLÜM 27: Önemli Şeyler Üç Defa Tekrar Edilmeli

2.4K 265 258
                                    

Morgan, dersten çıkınca konutuna doğru ilerlemeye başlamıştı. Chen'in ne yaptığını merak ediyordu. Kıdemlilinin onu dersten kovmasından sonra sınıfın gündemi hâline gelmişti.

"Şimdi biraz meditasyon yapmam lazım. Gücüm çok düşük."

Öz değerlendirmesini yaparken konuta neredeyse varmıştı. Kapı otomatik bir şekilde açıldıktan sonra küçük çocuk içeriye girdi.

"Hey Chen! Yukarıda mısın?"

Seslenmesine rağmen yukarıdan karşılık gelmemişti. Kendisi de odasına hızla çıkıp kapısını örtmüştü.

"Meditasyon yapıyor herhalde."

Yere bir minder koyduktan sonra oturmuş ve meditatif pozisyona geçmişti. Enerji yavaş yavaş etrafında şekillenirken tam anlamıyla meditasyon yapmaya bir adım daha yaklaşmıştı. Soyutlanmış enerji boyutuna da çekildikten sonra dışarıyla olan tüm bağlantısı kesilmişti. Üst kattaki Chen'in durumu da pek farklı değildi. Saatlerdir meditasyon yapıyor, enerjiyi kanına yönlendiriyordu.

Bu sırada konutun kapısı bir kere daha açılmıştı. İçeriye Natsunya girmiş, etrafa üstünkörü bir bakış attıktan sonra zemin kattaki odasına yönelmişti. Kapıyı kapatınca, tüm vücudunu örten cüppeyi çıkarmış, rahat bir nefes almıştı. Aynanın karşısına geçince elini saçlarına atmıştı.

Kan rengi saçları, kızıl rengin en derinlerinden yüzeye çıkmış gibiydi. Bembeyaz tenine nazaran, saç rengi ona tuhaf bir imaj katıyordu. Zaten saçının başkaları tarafından görünmesini istemediği için o cüppeyi giyiyordu.

"Çok kötü duruyor."

Elini, gezdirdiği saçlarından çekip gözlerini kapatmıştı. Annesinden öğrendiği nefes ritmini kullanmaya başlayıp bir iki dakika boyunca ayakta dikilmişti. Kısa süre sonra saçlarının rengi kan kırmızısından, mürekkep siyahına dönmüş bambaşka bir şekle bürünmüştü.

"Böylesi daha iyi."

Anka kanını baskıladığı zaman, saç rengi eski hâline bürünüyordu. Daha çok küçükken bu saç rengi ona eşlik ediyordu, ta ki Anka kanı uyanana kadar. Işte o zaman bu nefret ettiği renk, saçlarına ve gözlerine bulaşmaya başlamıştı. Annesinin dediğine göre bir kaç yıl sonra artık istese de siyah saç rengini bir daha göremeyecekti. Işte bu onun en çok üzüldüğü şeylerden biriydi.

Babasından ona kalan tek miras, mürekkep siyahı saçlardı. Ne zaman o saçlara dokunsa içini şefkat ve huzur dolduruyordu. Şimdi bu saçların ondan alınması, yüreğinin en derin noktalarını sızlatıyordu. Babasının saç rengi siyah olabilirdi ama hayatında babasının ki kadar koyu siyah saçlara sahip birini görmemişti. Bu simsiyah uzun saçların sadece babasında ve onda olduğunu düşünüyordu ama üst kattaki o piç kurusunun saçları, babasının saçlarına o kadar benziyorduki hatta daha siyah olduğunu bile söyleyebilirdi.

"Ne saçmalıyorum ben! Altlı üstlü siyah saç her insan da olabilir."

Üzerine giydiği rahat kıyafetlerle beraber, yatağının üstüne oturmuş ve meditatif pozisyona girmeye hazırlanmıştı.


'Devam et Chen! Atılımdan sonra sana söylemek istediğim bir şey var.'

Küçük peri July, Chen'in aşırı hızlı bir şekilde enerji çekmesini hayranlıkla izliyordu. Altı saatte fiziksel atılıma hazır hâle gelmişti. Küçük çocuğun kaşları çatışırken, kalbinin üzerindeki dövme ve mor damarlar belli oluyordu. Mistik bir aura bedeninin etrafında devinirken, kemik kırılma sesi tüm odayı doldurmuştu.

MhitraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin