Bu bölümü xxxbndz minik suriyeli okuyucuma ithaf ediyorum :)
♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤
"Çocuk nasıl?"
Beyaz saçlı, sol gözünün üzerinden başlayarak yanağına kadar ilerleyen bir yara izi bulunan adam, karşısındaki sarışın kadına bakarak konuşmuştu. Bir buçuk hafta önce denizde ilerlerken, yardım çığlığı duymuş ve suya inmişlerdi. Beyaz saçlı adam suyun dibine batmakta olan küçük çocuğu son anda çekip çıkarmıştı.
"Bilmiyorum Arnold, yaşamsal fonksiyonlari neredeyse durmuş ama şu göğsü."
Kadın deneyimli bir doktor olmasına rağmen bu küçük çocuğu bir buçuk haftadır uyandıramamıştı. Eğer ışık elementine sahip olsaydı, belki bir şansı daha olabilirdi. Ama o sadece sıradan bir doktordu. Adam kadının işaret ettiği damarlara bakıyordu. Çocuğun, kalbinin üzerinden başlayarak göğsüne yayılan mor damarlara.
"Zehirlenmiş olabilir mi? O yüzden damarları mor bir biçimde görünüyor olabilir."
Adam basit ve mantıklı bir önergede bulunmuştu. Hayat deneyimlerine dayanarak daha önce insanın ten rengini bile değiştiren zehirlere rastlamıştı. Kadın adamın önergesine olumsuz bir şekilde kafa salladı.
"Bu damarlar, nasıl olduğunu anlamasam da çocuğun vücudundaki yabancı maddeleri yok ediyor."
Arnold'ın gözleri genişçe açılmıştı. Hayatında ilk defa böyle bir şeyi duyup görmüştü.
"Emin misin?"
Sesindeki kuşkulu tını, kadın tarafından yakalanmıştı.
"Onu tedavi edemesem de bunu teşhis etmek zor değil. Sadece neden hâla uyanmadığını anlamıyorum."
Kadının üzüntülü halini gören Arnold'ın yüreği burkulmuştu. Kadına sarılarak kafasını göğsüne bastırdı.
"Ellie, bunun için kendini suçlama. Sen elinden geleni yaptın."
Adam ne kadar teselli de bulunsa da kadının üzüntüsü, oldukça eski ve derin bir yaraydı. Kendi oğlunun ölümünü yavaş yavaş izleyen bir anne olarak, çocuklara karşı büyük bir zaafı vardı.
"Ayrıca vücudundaki bir sürü kabuk tutmuş, iltihaplanmış yaraları da tedavi ettin. Bundan sonrası, sadece onun yaşama tutunma inadına bağlı."
Kadın bir nebze olsun rahatlarken, adamın dudaklarına masum bir öpücük kondurmuştu.
"Sence bu kadar yara alacak kadar neler yaşamış? Baksana, daha küçücük dantianı bile olmayan savunmasız bir çocuk."
Adam, omuz silkmişti.
"Uyanınca kendisine sorarız. Hadi şimdi benimle gel! Kamarotta akşam yemeği yolculara dağıtılıyor."
Kadın karşı koymadan kabul etmiş, adamın elinden tutarken odadan çıkmıştı. Kamarot dedikleri yer, gemilerde yolculara yemek servis edilen bölümdü. İkili Chen'i odada bırakıp giderken, küçük çocuk hâla bilinçsizce uzanıyordu.
'Hayır! YAŞAMAM LAZIM! ÖLMEYECEĞİM ÖLEMEM..'
"Ağhhh..."
Acı bir iniltiyle gözlerini açan küçük çocuk, zorlukla doğrulmaya kalkışmış ama başaramamıştı. Rüyasında boğularak öldüğünü görmüştü. Sailselik zaman diliminde ölmediğini fark edip, büyük bir rahatlıkla derin bir nefes almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mhitra
FantasyKronolojik olarak yazılan 2. Kitap olmasına rağmen , Andrea ile ufak göndermeler hariç bağlantısı bulunmayacaktır. Bu yüzden okumaya direkt bu kitaptan başlayabilirsiniz . Ayriyetten kitap ismini kararlaştırmamda bana büyük yardımları dokunan 'kitap...