BÖLÜM 30: Savitar'ın Müridi

2.5K 259 224
                                    

Kocaman bir ordu, yirmiden fazla parçaya bölünerek küçük bir tepenin eteklerine konuşlanmıştı. En önde üç kişi vardı. Kızıl zırhlara bürünmüş bu adamların auraları, dehşete düşürücüydü. Hepsi bakışlarını tepenin üzerindeki küçük, mütevazi beyaz konağa dikmişti.

"Dışarıya çık Zhao! Bugün sizlerin sonuncusunu da toprağa gömeceğiz."

Enerjiyi ses tellerine aktararak konuşan adamın sesi, tüm yerkürede duyulmuştu. Tepenin eteklerine yerleşmiş olsalar dahi, konağa saldırmaya kalkışmıyorlardı. Bu rakiplerine olan saygılarından kaynaklıydı. Az sonra konağın kapısı yavaşça açıldı. Koyu yeşil saçlara sahip bir adam, gözlerini ovuşturarak her bir yanı kuşatan orduya baktı.

"Silahını kuşan! Ve bizimle yüzleş."

Adam, üzerindeki uyku sersemliğini attıktan sonra kızıl zırhlı, konuşan kişiye dönmüştü.

"Siz aptallar beni öldürmek için mi sabahın bu saatinde buraya kadar zahmet edip geldiniz!?"

Sırıtarak konuşmuş, ses tonuna en keskin aşşağılayıcı tonunu serpiştirmişti. Kızıl zırhlı komutanlar, ellerini sıksa da sessiz kalmışlardı.

"Siz üç süper klan, birleşip benim evime saldırmaya mı cüret ettiniz!?"

Ses tonu giderek sertleşirken, çocuklarını azarlayan bir baba gibi koca orduya bağırıyordu.

"Siz tapınak müridleri haddinizi fazlasıyla aştınız. Kıtaları demir yumrukla yöneterek, küresel klanların varlığını nasıl görmezden gelirsiniz? Sana söylüyorum SAVİTAR'IN MÜRİDİ! KİM OLDUĞUNUZU ZANNEDİYORSUNUZ!?"

Öfkeyle bağıran adamlardan biri sesini giderek arttırıyordu. Tanrı Tapınağının efendileri ve hizmetkârları yüzünden, onlarca kıta acı ve sefalet içinde yaşıyor, Tapınak Şövalyesinin oyun bahçesine dönüyordu. Kimse bu piçlere sesini yükseltmeye cüret edemiyordu! Ta ki şu ana dek.

Kıtalarda söz sahibi olan büyük klanlar, gölgelerin ardından toplanarak büyük bir ordu oluşturmuştu. Tek tek Tanrı Tapınağının hizmetkârlarını avlamış ve büyük bir darbe gerçekleştirmişlerdi. Geriye sadece yılanın başı kalmıştı. Şu an tam karşılarında ilgisizce onları izleyen adam, Tanrı Tapınağının en büyük müridiydi.

Savitar Tapınağının, Tapınak Şövalyesi Zhao...

"Ben kim miyim!?"

Adamın katil niyetli sesiyle sorduğu soru karşısında, sadece soğukça gülümseyerek konuşmaya başlamıştı. Yeşil saçları rüzgarda dalgalanırken, ileriye doğru bir adım atmıştı. Gözlerinde çakan kara yıldırımlar bedenini sarmalarken zaman o kadar yavaşlamıştı ki, herkes salyangozlardan 100 kat daha yavaş hareket etmeye başlamıştı. Zhao'nun eli titreşirken tam ordunun ortasına doğru atlamıştı.

KWA-BOOMM...

ZZZ-BOAAMM...

Ardı ardına saldırı yapıyor, hareket edecek hızdan yoksun kişleri onlarca parçaya ayırıyordu. Her şey onun gözünde o kadar yavaştı ki canı bile sıkılmaya başlamıştı. Elinden fırlayan her yıldırım arkı, onlarca askeri şiddetli bir şekilde parçalara ayırıyordu.

KWA-BOMM...

Kara yıldırımın, saf ezici gücüyle dolu yumrukları temas ettiği yüzeyi yok etmeden bırakmıyordu. Ne yazık ki adamlar daha ilk baştaki pozisyonlarını bile bozmamıştı. Öldüklerinden bi haber şekilde, kendilerini ölüler diyarında bulduklarına şüphe yoktu.

Zzzzz....Bommm....

Bir sonraki yıldırım, hedeflenen kitleye varmıştı.

Zzzz...Boomm....

MhitraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin