BÖLÜM 65: İlk Temas

1.1K 121 94
                                    

Bu bolümüüü 'Asil' ismini öneren DarkkNorth 'a ithaf ediyorum :D

İyi seyirler....

♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤

"Ne diye surat asıyorsun?"

Özel bir uçağın içerisinde, karşılıklı oturan iki adamdan birisi usulca sordu. Bu kişi doğal olarak Carpenter'dı. Karşısında oturan asık suratlı adam ise vampir ailesinin en genç üyelerinden biriydi. Bir asır dan daha yaşlı olmuş olsa da 'aile' arasında, nispeten genç kuşak olarak kabul ediliyordu. "Kısa çöpü yine ben seçtim! Mutlu olmamı mı bekliyorsun?"

Huysuz cevabı duyan Carpenter, içten bir kahkaha attı. "Hadi ama Asil, gerginlik yaratacak bir şey yok. Sadece bir çocukla sohbet etmek için yurt dışına gidiyoruz."

Asil isimli vampir gözlerini devirerek, sigara paketine elini uzattı. Sigarasını ateşlerken, gerginliğini azaltmaya yarıyormuş gibi derin bir nefes çekti. "Carpenter, biz de yirmili yaşlarda görünüyoruz. O 'çocuğun' gerçek anlamda bir çocuk olmama ihtimali var. Senin 560 yaşında olup, hâla genç görünmen gibi."

Dumanın, orantılı dudaklarının arasından dışarıya çıkışını seyrederken kısa bir sessizlik oluştu."Haklısın."

Carpenter onaylayarak kafasını salladı. Güzel görünümlü gözlerindeki inatçı alev, Asil'in dikkatinden kaçmadı. "Seni seçmemin sebebinin farkındasın. Diğerleri..."

Konuşması duraklarken, vampir ailesinin diğer birkaç düzine üyesini düşündü. "Bizim gibi değil. Onlar kadar maddi dünyanın güzelliklerine kendimizi daldırmadık. Ömrüm boyunca kendi ırkımızın diğer üyeleriyle buluşmak istedim. Senin de bunu şiddetle arzuladığını biliyorum. Bu koca gezegende, elli kişiden az vampirin olması, beni tatmin etmiyor. Gerçek kökenlerimizi bulmalıyız. Sadece mitlerde ve sinema filmlerinde anılmaktan bıktım."

Carpenter'ı sessizce dinleyen Asil, kendisini ayna karşısında izlemiş gibi hissetti. Duyguları ve düşünceleri, gerçekten de Carpenter'ın tarif ettiği gibiydi. Bu dünya ona kafes gibi geliyordu. Gerçek vatanlarına ulaşmak, onun da nihai amacıydı. Bunca zaman sonra gerçek memleketlerinden gelen bir ipucu onu da oldukça şok etmişti.

Her zaman varlığına inandığı ama aynı zamanda imkansız olarak gördüğü bir şeyin karşısında belirmesi, mutluluk ve gerginliğinin sürüklediği korkuyu, yanına taşımıştı. Bu zıt duyguların oluşturduğu kontrast. Huzursuz olmasına neden oldu. "Kaba kuvvet kullanmadan halledebilirsek oldukça verimli olur. Diğer türlü savaşmak durumunda kalırsak, kendime pek güvenemiyorum."

Uçağa binmeden önce birden çok video kayıtlarını izleyerek, bu albino çocuğun gücünün farkına varmıştı. Ürperdiği kısım da doğal olarak bireysel savaş gücüydü. Vampir olmasına rağmen, kendisinden daha dehşet verici fiziğe sahip insanların olabileceğine ihtimal vermiyordu. Ama bu video kayıtları, bakış açısını parçalayarak düşüncelerini görmezden gelmişti. O çocuğun, kendisinden daha güçlü olduğuna emindi. "Belki de insan değildir..."

Düşüncelerini mırıldanırken, pilotun anonsu kulaklarında gürledi. Aynı anda Carpenter'le göz göze geldiler. "Sonunda bazı cevaplar alacağız."

Bu sıralarda Carpenter ve Asil'in indiği havalimanına yakın, izole bir şehir vardı. Terör eylemleri nedeniyle şehir de günlerdir sokağa çıkma yasağı vardı. 'Terör eyleminin' baş sorumlusu ise yakın zamanda terk edilmiş, bir apartman dairesindeydi. Kendine uygun kıyafetleri sıralayıp giyerken, üzerindeki eski paçavraları attı. Artık siyah bir kazak ve bayan pijaması giyiyordu. Tabii onun için önemli olan tek şey, hareketlerini kısıtlamayan kıyafetlerdi. Bu eşleşme en iyisiydi.

MhitraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin