"KAÇMA PİÇ KURUSU!"
Natsunya, öfkeyle saldırmaya devam ediyor ama bir darbesini bile hedefine tutturamıyordu.
"Tamam!"
Chen, kızın attığı yumruğu tek eliyle kavramış ve katil niyetli bir aura yaymaya başlamıştı.
"Anladık, piç olduğum konusunda hemfikirsek artık durabilir misin?"
Natsunya, öfkeli kızıl gözlerini Chen'e dikerken aynı şekilde katil niyetli bir aura yayıyordu.
"O gözlerini benden çek, yüce tavuğun torunu! Yoksa sana gerçek bir darbe indireceğim."
Yumruğunu tuttuğu eli hafifçe sıkmaya başlarken, Natsunya bir iki adım geri çekilmişti. Gözleri tekrar yeşil rengine bürünürken şapkasını çekmiş ve peçesini tekrar örtmüştü.
"Bir daha...bunu aklından bile geçireyim deme."
Chen, kızın aniden patlamasına anlam verememişti.
"Ne var yani yüzünde? Suikastçı gibi etrafta dolanıyorsun. Bahse varım uyurken falan da çıkarmıyorsundur."
Natsunya, elini salladı ve bir bıçak çıkardı. Chen, bıçağı görünce işin ciddiye bindiğini anlamıştı.
"Sen manyak mısın!? Ulan, alt tarafı yüzünü gördüm diye beni mi öldürmeye çalışacaksın."
Natsunya, bıçağı avuç içine yönelterek kesik atmıştı.
"Aptal aptal konuşma."
Avuç içi kan dolarken, bileğindeki bandajı çıkararak avuç içine sürmüştü. Kan, bandaja temas edince Natsunya'nın ayaklarının altındaki beyaz görsel imaj yavaşça siyah renge dönmeye başlamıştı.
"Damarlarımda Kara Anka'nın kanı akıyor, bu yüzden her hangi bir sorun teşkil etmiyecektir."
Bandajı, Chen'e uzatmıştı. Chen, bir elinde bıçak diğerinde görsel imajı tutan kızın, oldukça tuhaf bir görüntü sergilediğini düşünüyordu. Bandajı aldıktan sonra eline takmış ve enerji aktarmıştı. Kısa süre sonra ayaklarının altında kendi vücut hatlarına benzeyen bir gölge oluşmuştu.
"Özür dilerim, sadece...aptal bir dürtüydü. Yüzünü merak etmiştim."
Chen, içten bir şekilde özür diledikten sonra Natsunya'ya bakmıştı. Natsunya, soğuk bir tonda konuşmaya başladı.
"Her ay görsel imaj, orjinal rengine dönecek. Bu olduğunda bana getirmen yeter."
Son bilgilendirmesini de yaptıktan sonra, odasına doğru ilerlemeye başlamıştı.
"Niye saçlarını herkes gibi açmıyorsun?"
Chen, içini kemiren soruyu patavatsızca sormuştu.
"Onlardan hoşlanmıyorum, bu yeterli oldu mu?"
Chen, kafasını salladıktan sonra merdivenlere ilerleyip odasına çıkmaya başlamıştı.
"Anlarsın ya, sadece kel sanmıştım. Eğer öyle olsaydı ...."
Göz kırpmış ve kısık sesli bir kahkaha atarak odasına girmişti. Natsunya, Chen'in düşüncelerini duyunca gözlerini devirmişti. O da kendi odasına girip kapıyı kapatmış, ardından saçlarını açarak aynanın karşısına geçmişti. Elini saçlarının arasında gezdirirken sırıtmadan edememişti.
"Ha..haha..kel olduğunu düşündüm de ne demek salak!?"
~~~~~~~
Chen, odasına girince yeni gölgesiyle bir süre yürüyüş yapmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mhitra
FantasyKronolojik olarak yazılan 2. Kitap olmasına rağmen , Andrea ile ufak göndermeler hariç bağlantısı bulunmayacaktır. Bu yüzden okumaya direkt bu kitaptan başlayabilirsiniz . Ayriyetten kitap ismini kararlaştırmamda bana büyük yardımları dokunan 'kitap...