Bu bolümü Emre-ozger0'e ithaf ediyorum!!!
♤♤♤♤♤♤♤♤♤
Kara Güneş Adasının en merkezi bölgesinde, iç sahanın bile ötesinde klasik tarzda inşa edilmiş bir konak vardı. Etrafı oldukça sade görülen bu konağın konumu, oldukça özeldi. Bunun sebebi, her sabah güneş ışıklarının en çok vurduğu noktadaydı.
Bu sade ama göze hitap eden konakta, akademi müdürü ikamet ediyordu. Hizmetçilerin bulunduğu giriş katın dışında, ikinci kat oldukça ferah görünüyordu. Bunun sebebi bazı mimari hileler mi? Yoksa buradaki kaynak enerjisinin bolluğu mu? Bilinmiyordu.
Akademi müdürünün çalışma odasında ise deri bir koltuk ve savustika ahşabından yapılmış bir masa vardı. Ayrıca, konukların oturması için de dizayn edilmiş iki adet koltuk vardı. Bu iki koltuktan biri şu an doluydu. Üzerinde kızıl saçlı yakışıklı bir adam oturuyordu. Ama yüz ifadesi oldukça ekşiydi...
"Neden burdasın teyze?"
Normalde, akademi müdürü için ayrılmış makam koltuğuna bakarak konuşmuştu. Bir nevi, kendi oturması gereken koltuğa. Şu an bakışlarının düştüğü koltukta ise onunla aynı saç rengine sahip bir kadın oturuyordu.
Yeşil ovaların en berrak tonlarını barındıran bir kıyafet giymişti. 'V' yakası tehditkâr bir şekilde göğsüne dek uzanıyor, iki büyük tepesini gözler önüne seriyordu. Bacak bacak üstüne atarken, kızıl saçlarını kulaklarının ardına iliştirdi.
"Bende seni özledim."
Yüzünde büyüleyici bir gülümseme ile akademi müdürüne baktı. Kızıl saçlı adam ise sırtından aşağı inen soğuk bir akım hissetti.
"Bana öyle bakma! Artık 87 yaşındayım."
Kızıl saçlı adam, yirmili yaşlarda görünmesine rağmen gerçekte oldukça yaşlıydı. Buna rağmen teyzesine bakarken çaresizce konuştu. Teyzesi ise gülümsemesini silmeden, işaret parmağıyla küçük bir jest yaptı.
Bunun anlamını uzun yıllardır biliyordu. Ve en nefret ettiği parmak hareketi olduğuna yemin edebilirdi.
"Artık bir Hükümdarım!"
Protesto ederek o parmağa baktı. Sonra keskin bakışlarını, kendi koltuğunda oturan kadına yöneltti. Kadın ise nazik bir kıkırdama bıraktı.
"Peki beni yenebilir misin?"
Sesinde alaycı ve bundan zevk alan bir tını vardı. Kız kardeşinin oğluna bakarken, gülümsemesi hâla yerli yerindeydi. Az sonra kızıl saçlı adam, ayağa kalktı. Bakışları oldukça çaresiz ve öfkeliydi.
Bir kaç adım atarak hâla koltukta oturan teyzesinin önüne geldi. İkilinin gözleri birbirine kenetlenirken, bambaşka duygulara sahipti.
"E hadi ama..."
Kadın, ona dik dik bakan akademi müdürüne sabırsızca sitem etti. Akademi müdürü ise çaresiz bir iç çekiş serbest bıraktı. Ardından ölüm kalım anındaymışcasına, zoraki hareketlerde bulunarak yavaşça eğildi. Kafası, kadının dizine gelecek kadar eğilmişti. Canhıraş bir feryat gibi dudaklarından iki kelime döküldü.
"Yap hadi!..."
Bu hareketlere memnun kalan kadın, yavaşça elini uzattı. Ve bir sonraki an hunharca akademi müdürünün saçlarını dağıtmaya başladı.
"Ha ha ahaaaaa...bu mükkemmel hissettiriyor."
Eli, akademi müdürünün kızıl saçlarını darma duman ederken zevk dolu kahkahaları serbest bıraktı. Çocuk gibi eğlenerek bir kaç dakika boyunca bunu yapmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mhitra
FantasyKronolojik olarak yazılan 2. Kitap olmasına rağmen , Andrea ile ufak göndermeler hariç bağlantısı bulunmayacaktır. Bu yüzden okumaya direkt bu kitaptan başlayabilirsiniz . Ayriyetten kitap ismini kararlaştırmamda bana büyük yardımları dokunan 'kitap...