BÖLÜM 51: Kalbe Sokulan Gölge

1.6K 173 297
                                    

Bu bölümü mehmetekerb12 'ye ithaf ediyorum !!!!

♤♤♤♤♤♤♤

"Ateş!"

"Ateş!"

"Ateş!"

Kendi kendine mırıldanan Chen, odasının duvarındaki kelimeye bakıyordu. İlham almak için duvara yazıp asmasına rağmen, kafasında hiçbir haltı çağrıştırmıyordu.

Kara Güneş Adasına geleli, yaklaşık bir hafta olmuştu. Bir kaç kez öğretmen Zhu'yla sohbet etmek dışında, odasından ayrılmamıştı. Ruh boşluğunu gözlemlediği zaman ise, sadece sonsuza kadar uzanan düzlüklerden ibaret olduğunu fark etti. Mhitra'nın içerisinden çıktığı kale benzeri yapı ise görünürde yoktu.

"Huufffhh...."

Derin bir nefesi çekip bıraktıktan sonra, çaresizce duvardaki yazıya tekrar baktı. Ateşle ne yapması gerekiyordu ki? Kendini falan mı yakmalıydı? Yada yemeklerindeki acı porsiyonları mı artırmalıydı? Alaycı bir kahkaha attıktan sonra, odadan çıkmak için hazırlandı. Elini kapının tokmağına yerleştirdiği sırada ise kısa bir duraksama geçirdi.

"İşleri zorlaştırmak zorundaydın, değil mi?"

Kendi kendine söylenirken, siteminin Mhitra'ya olduğunu bir tek kendisi biliyordu. "Orosbu çocuğu element, kendini bir bok sanmaya devam et sen bakalım."

Homurdanmalar arasında merdivenlerden inerken, adımları anlık bir kasılmayla duraksadı. Ardından vücudundan kırılma sesleri yükseldi ve aurası katlanarak dışarıya sızdı. "Kırılma Alemi 2. Seviye!"

Merdivenlerden aşağı inmeye devam ederken, garip bir ruh halindeydi. Depoladığı enerji, istemsizce taşarak seviye atlamasına neden olmuştu. Ancak atılımına ufak bir sevinç bile duymadı. Bunun sebebi, Aydınlanma Alemi önündeki engeldi. Aşağıya indiğinde, evin bir hayli sessiz olduğunu gördü. Fazla oyalanmadan, dışarıya çıkıp temiz bir hava almak istiyordu. Saat gece yarısına oldukça yakın olmasına rağmen, bunu umursamadı.

Sokağa çıkıp rastgele caddelerde yürürken, etrafın muazzam derecede sessiz olduğunu gördü. Sanki terk edilmiş bir şehirde dolaşıyordu. Normalde açık olan dükkanlar bile kepenk indirmişti. Bilinçaltından algılarını yükseltirken, adımlarını içgüdüsel bir şekilde takip etti.

Psikolojik bir şey mi? Diye düşünürken, geldiği yere baktı. Kırbaç cezasını çektiği dış saha meydanlarından biriydi. Konutlardaki ışıkların da sönük olduğunu görünce, istemsizce gerilmeye başladı.

Biraz daha yürümüştü ki bazı sesler duyduğunu düşündü. Bunun, hayal mi gerçek mi oluğunu ayırt edemediği için içini ekstra bir huzursuzluk kapladı. Sırtını bir duvara dayadıktan sonra, önündeki ıssız manzarayı bir süre izledi. Bakışları, bulutları delen kuleye düştüğünde, kulenin bile her zamankinden daha yalnız gibi göründüğünü düşündü.

"Herkes hangi cehenneme kayboldu, anasını satayım?!"

Ba-thuump...Ba-thuump...Ba-thump..

Bedeni kasılırken, yaslandığı duvarın soğukluğunu daha da hisseder gibi oldu. Ancak, vücudu ince bir ter tabakası ile kaplanmıştı. Boğazının kuruduğunu fark ettiği sırada, kasılan bedeni içgüdüsel bir tepki vermiş ve bakışlarını gökyüzüne çevirmesini sağlamıştı.

Fişiiyiuuuqwwww...........

Adanın merkezinden yükseldiği belli olan, oldukça hızlı ve keskin ivmeye sahip garip nesneler vardı. Arkalarında beyaz bir duman izi bırakan bu garip sivri nesneler, saniyeler içerisinde bulutsuz geceye yükselmiş. Ve şiddetle patlamaya başlamıştı.

MhitraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin