"Lütfen şaka yaptığını söyle."
Chen'in cevabını duyan Raymond, ekşi bir suratla konuştu. Zhwei'in durumu ise daha kötüydü. "Burada asılı kaldığımızı mı söylüyorsun?"
Gözünün ucuyla dipsiz çukura bakan kız, soğuk bir nefes alarak Chen'e sarılmaya devam etti. Chen'in ifadesi de pek parlak değildi. "Çocuklar, dört saattir aşağı iniyoruz. Binlerce metre derinlerde olduğumuzdan bahsetmeye bile gerek yok. Tekrar yukarı çıkmaya çalışırsak, korkarım biraz zor ve meşakkatli olacak."
Konuşurken, Zhwei'nin gergin ruh halini hissediyordu. "Sakin ol Zhwei, burada mahsur kalmadık. Tabii ki çıkabiliriz ama işimiz gereksiz yere çok daha zorlaşacak."
Konuşmasını bitirdiğinde biraz sessiz kalmış ve aklına yeni bir fikir gelmişti. "Duvarların kalınlığını test etmem lazım."
Kendini hafif sallandırarak, sol eliyle duvara yanaştı ve sert bir yumruk attı. Havada sallanırken tüm gücünü kullanamadığı için yumruğu duvarda küçük bir delik ancak oluşturabildi. Bunun başlıca sebeplerinden biri de duvarın normalden daha sağlam olmasıydı. Sert bir granit tabakasından farksız hissettiriyordu.
"Tekrar yukarı çıkmamamız gerektiğini düşünüyorum. Bizim için oldukça zorlayıcı olsa da duvarlarda oyuklar açarak aşağı ilerleyelim."
Bu fikri ortaya attıktan sonra, diğer ikisine baktı. Raymond, çekimser bir suratla Chen'i dinlerken Zhwei oldukça karamsardı. "Saçmalama Chen, yolun devamında ip kullanmayacağımızın farkında mısın? Eğer yanlış bir adım atarsak dibi boylarız. Yumuşak bir duvar köşesine yumruk atarsak, ölürüz. Toprak bizi destekleyemeyip kayarsa yine ölürüz. Sırf işi aceleye getirmek uğruna, bu tehlikeyi göze alamayız."
Zhwei konuştukça Raymond'da kızla aynı fikirde olmaya başlıyordu. Chen'se hâla dikkatli bir ifadeyle dinliyordu. "Zhwei, korktuğunun farkındayım. Ben de bilinmeyen bir yükseklikte asılı kalmaktan memnun değilim. Ama buranın derinliğinin bile farkında değiliz. Ya tekrar geldiğimizde ip yetersiz olursa?"
Birkaç dakikalık sessizliğin ardından Raymond, Chen'le aynı fikirde olduğunu söyledi. Zhwei ise sonunda pes ederek kabul ettiğini belirtti.
"Bana güvenin, güvenli dağcılık rotamızı şahsen oluşturacağım."
Doğal olarak Mhitra'yı aktifleştiren Chen, nispeten sağlam kısımlara hasar vererek aşağı doğru ilerlemeye başladı. Raymond'da hemen geriden gelerek, Chen'in az önce bastığı noktalara basıyordu. Duvara her yumruk attığında suratına kir bulaşan Chen, öksürmeye başladı. "Amma da tozluymuş."
İpleri geride bıraktıkları için dikkatlerini bir an olsun ayırmaya cesaret edemiyorlardı. "Tozu bana bırak."
İçsel enerjisiyle ince bir bariyer yaratan Zhwei, Chen'in rahatsızlığını giderdi. Sonunda rahat nefes alan Chen'de işini daha hızlı yapmaya başladı.
"Aşağı indiğimizde kırmızı halıyla karşılanmamız gerekiyor. Duvarları yumruklamaktan elim uyuştu."
Üstün fiziksel güce sahip olan Chen bile uzun süre boyunca duvarları yumruklamaktan yorulmuştu. "Bana vurmam gereken noktaları işaret et, enerjim hâla zirvede."
Zhwei'nin girişkenliğine şaşıran Chen, kafasını sallayarak nispeten güvenli bölgeleri işaret etti. Bu sayede daha rahat ilerlemeye devam ettiler. Birkaç saat daha aşağı indikten sonra üçlü umutsuzluğa kapılmaya başlamıştı.
"Biraz daha inersek gezegenin diğer tarafından çıkacağız, anasını satim."
Sinirli bir ifadeyle nefes alan Chen, çukura karşı küfürler savuruyordu. Dinlenmek için biraz durmaya karar verdiğinde, Raymond'a bir şeyler sormak üzereydi. Başını kaldırıp yukarıya baktığında ise Raymond'ın olduğu yerde, yeller esiyordu. Ani bir kriz hissi genç adamın kalbini doldururken, oldukça telaşlandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mhitra
FantasyKronolojik olarak yazılan 2. Kitap olmasına rağmen , Andrea ile ufak göndermeler hariç bağlantısı bulunmayacaktır. Bu yüzden okumaya direkt bu kitaptan başlayabilirsiniz . Ayriyetten kitap ismini kararlaştırmamda bana büyük yardımları dokunan 'kitap...