Bu bolümü ithaf ettiğim kişi, kendini biliyor!!!
İyi seyirler...
♤♤♤♤♤♤♤♤♤
"Kara yıldırımları ilk aldığım zamanlar, dantianımı döverek saf bir alev oluşturmuştu. Daha sonralarda, bu aleve Saf Yang Alevi dendiğini öğrendim. Bana sorduğun için gerçeketen şanslısın. Çünkü o alevler pek iç açıcı bir şey değil."
Saydam karolarla kaplı zeminde oturan Chen, Zhao'nun anlattıkları dinliyordu. Bu adam onu çileden çıkarmış olsa da geniş bir bilgi birikimine sahip olduğunu inkar edemezdi.
"Neden bu alevleri kullanmayayım ki?"
Dantianındaki altın renkli alevleri alevleri Zhao'ya sorduğunda, adamın yaptığı açıklama aklını karıştırmıştı. Eğer bir elemente sahipse, neden onu kullanmaktan çekinsin ki?
"Yang, erkekler için en yatkın enerjidir. Ancak yin ve yang'ın neden ve nasıl oluştuğu tam olarak anlaşılmaz. Genelde yetiştiriciler için yin enerjisi şeytani gücü simgelerken, yang enerjisi ise ilahi gücü temsil eder. Ama saf yang alevleri, hiç de ilahi bir şeye benzemiyor."
Konuşmasına devam ederken, bakışları geçmişi anımsıyormuş gibiydi. "İlk karım, bu alevler tarafından yutuldu. Geriye hiçbir şey bırakmadı, küllerini bile."
Nedense adama gram acıma hissetmeyen Chen, konuşmasına devam etmesini bekledi.
"Alevler karıma temas ettiği an istesem de geri çekemedim. Sadece onu yok ettikten sonra bedenime döndü. Vücudu terk ettikten sonra, çıldırarak önüne geleni yutan garip bir şey. Yıllarca kontrol etmeye çalıştım, ancak sürekli beni yaraladı. Tüm tarihe yıldırım ustası olarak kaydedilmiş olabilirim, ancak sadece yıldırıma yatkınlığım yoktu."
Bu bilgileri duyan Chen ise derin düşüncelere daldı. Eline yeni bir element geçmişti ancak o da Mhitra gibi başına buyruk hareket edecekti.
"Kontrol edilirse oldukça güçlü bir silaha dönüşür. Neden bu garip alevlere üstünlük kurmaya çalışmadın?"
Chen'in 'masum' sorusunu duyan Zhao, histerik bir kahkaha attı. Ruh formunda olmasa, göz yaşları dökebilirdi.
"Velet yüzlerce yıllık hayatımda kaç defa kontrol etmeye çalıştığımı hayal bile edemezsin...ancak her defasında, şiddetli kayıplara uğradım. Ömrümün son birkaç yılında ise kontrol yolunu öğrenmiştim ama biraz geç kaldım."
Cümlesini bitirince Chen'in gözlerinin beklentiyle parıldadığını gördü. Bu da onu içten içe memnun etti.
"Bana öyle bakma velet! Büyükbaba Zhao'yu aziz falan zannetme."
Adamın ondan bir şeyler isteyeceğini anlayan Chen isteksizce homurdandı.
"Bana bak antika! Ben faydacı birisiyim, senin aciz ruhunu gözümü kırpmadan yok ederim. Pazarlık edecek durumda değilsin."
Iki keskin bakış, birbirine kilitlenirken uzun sessizlik garip atmosferi kapladı. "Hâla hayatta olsaydım, birkaç yüz kez ölmüş olurdun. Biliyor musun?"
Sesinde soğukluk ipucu vardı. Kesinlikle bu aciz konum hoşuna gitmiyordu. Zamanında orduların arasına atlayıp, rahatça kurtulan cesur birisi olarak. Bu velet sinirlerini oldukça bozmuştu.
"Şu Feross denen adamın, yarım bıraktığı işi tamamlamam gerekiyor gibi görünüyor. Ya da neden elimi kirletiyorum ki?"
Sabırsız başladığı cümlesi, umursamazlıkla son buldu. Ardından ayağa kalkarak gitme girişiminde bulundu. "Bu katta eğlenmeye devam et bakalım, belki gelecekte yeni bir varis sana tökezler de onu dolandırabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mhitra
FantasyKronolojik olarak yazılan 2. Kitap olmasına rağmen , Andrea ile ufak göndermeler hariç bağlantısı bulunmayacaktır. Bu yüzden okumaya direkt bu kitaptan başlayabilirsiniz . Ayriyetten kitap ismini kararlaştırmamda bana büyük yardımları dokunan 'kitap...