BÖLÜM 39: Ödülümü Kendim Alırım

1.6K 198 98
                                    

Otuz yedinci kırbaçtan sonra Chen'in vizyonu iyice kararıp kulaklarında sadece uğultu sesleri hüküm sürüyordu. Buna rağmen küçük perinin desteğiyle, bilincini korumaya devam ediyordu.  "July, seni kaltak! Hani canım yanmayacaktı?!"

Bilincinin zayıf farkındalığıyla, July'e öfkeyle haykırıyordu. Küçük peri ise bozuntuya vermeden Chen'in yediği kırbaçları izlemeye devam ediyordu. Son kırbaçtan bir kaç nefes süre önce, daha fazla dayanamayıp bilincini kaybetti. Vücudunun kontrolünü kaybettiği anda pilot koltuğuna July oturarak, Chen'in bedenini devraldı. Dışardan bu sahneyi izleyen kalabalık ise şaşkın gözlerle tüm kırbaç cezasında ufak bir inilti bile bırakmayan çocuğu izliyordu.

July, Chen'in bedenini devralınca son kırbaçta küçük çocuğun sırtına indi. Dışardan bakıldığında, Chen iradeli bir şekilde cezasını çekmiş gibi dursada küçük çocuk çoktan baygınlık geçirmişti. "Gidebilirsin."

Trrrrmmm....

Chen'in bedenini devralan July, kafasını sallayarak karşılık verdi. Ardından ellerini ve ayaklarını haç benzeri mekanizmadan çıkardı. Chen'in oluk oluk kanayan sırtına, kendi Hükümdar enerjisinden bir tutam göndererek yaraların etrafındaki kasları ve damar yollarını sıkıştırıp kan akmasını durdurdu. Bir yandan da yürüyerek kıyafetlerini yerden alıp platformdan aşağı indi.

"Chen!"

Morgan ve Natsunya, Chen'in yanında belirerek iki farklı kollarından destek verdiler. "Revire gidelim."

Natsunya, Chen'in bedenini revire doğru sürüklemek için girişimde bulundu. Bunu duyan Morgan, kafasıyla onaylayarak Natsunya'ya yardımcı oldu. "Gerek yok. Odama gitmek istiyorum."

Chen'in bedenini kontrol altın alan küçük peri, iki kişinin fikrini reddederek konutunun bulunduğu bölgeye yöneldi. Bu sırada, etraftaki kalabalık yavaş yavaş dağılmıştı. Natsunya öfkeli bir ifadeyle onu dinlemeyen Chen'e baktı. "Chen! Salak mısın? Yaran iltihap kaparsa çok daha ciddi olur."

Onu dinlemeyen Chen'in kolunu sertçe çekip, revirin olduğu kısma dönmek istedi. Ancak Chen'in kolunu çekmeye çalışayım derken, sanki koca bir dağ silsilesini kendine çekiyormuş gibi hissetti. Boşlukta dağılan çekme kuvveti yüzünden, tözkezleyerek kendi dengesini kaybedecek gibi oldu. "Elini çek insan yavrusu!"

July, Chen'in bedenini sınırlı bir süre kontrol edebiliyordu. Bu yüzden bir an önce odaya gidip onu tedavi etmek istedi. Bunu yapmak isterken ona engel olmaya çalışan bu iki insan sinirlerini bozmuştu. Natsunya'nın Chen'in koluna uyguladığı çekme kuvveti, Hükümdar Aleminin baskıcı içsel gücü tarafından dağıtıldı. Bu yüzden Natsunya, beklenmedik bir ağırlık tarafında sersemleyerek dengesini kaybetti.

Chen'in bedenini hızlı bir şekilde yöneterek, yaşadığı konuta doğru  ilerleyen July'nin kafasında ise başka sorunlar vardı.

"İnsan yavrusu mu?"Morgan ve Natsunya şaşkın bir şekilde, uzaklaşan Chen'e bakarken kendi zihinlerinde mırıldanıyorlardı.

Kara Güneş Adası bir kere daha monoton günlerine dönerken, ana kıtaya bağlı çok uzaklarda büyük bir yanardağ vardı. Bu yanardağ, etrafı şehir gibi örtülü surlarla çevrili ve oldukça büyük bir silsileyi kapsıyordu. Yanardağın eteklerinde ve bazı yükseltilerinde bulunan garip su birikintileri vardı. İlk bakışta tektonik göl gibi duran bu su birikintilerinin, yakından bakıldığında Mor renkli olduğu görünüyordu.

Yanardağın kendisi, etrafı taş avlularla çeviriliydi. Rakım ne kadar artıyorsa, avluların büyüklüğü ve estetiği bir o kadar artıyordu. Dağın tepesine yakın avlulardan birinde, sıska bir çocuk kendi yaşıtlarında bir kızla karşılıklı satranç oynuyordu. "Ve mat..."

MhitraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin