Bu bölümü Aktesil 'e ithaf ediyorum, çevirmeye başladığı kurguya da göz atmanızı tavsiye ederim...
İyi seyirler...
♤♤♤♤♤♤♤♤♤
Saatler öğleden sonra üçü gösterdiğinde, enerjik bir şekilde gözlerini açan genç adam hızlı bir şekilde ayağa kalktı.
"Önce bir duş alsam iyi olacak."
Derisinin üzerinde yapışkan bir madde olduğunu hisseden Chen, eliyle kaşıdığında derisini kazıyabildiğini gördü. "Deri atan bir yılan gibi."
Benzetme yaparak duşa girmiş ve vücudunu iyice temizlemeye başlamıştı. Yapışkan 'deri' saçlarının altından bile çıktı. Yaklaşık 1 saatin sonunda çıplak bir şekilde boy aynasından kendisini izliyordu.
"Henüz dış görünümümde değişiklik yaşanmasa da, daha önce hissetmediğim bazı ince kasların varlığını hissediyorum. Onları kontrol etmekten hâla uzak da olsam, bu kayda değer bir gelişme olarak sınıflandırılabilir."
Ayrıca eskisinden daha enerjik olduğunu da dile getirmeyi unutmuştu. Kıyafetlerini giyerken yeni saçlarına gözü takıldı. Acaba kessem mi diye aklından geçirmiyor değildi, ancak kısa sürede bu fikri aklından çıkardı. Büyük ihtimal kel görüntüsü daha kötü görünecekti.
Tüm gerekli eşyalarını yanına aldıktan sonra, odasına son bir bakış attı. İçten içe kalbini sarmalayan bir kayıp hissi vardı. Yıllarca zaman geçirdiği bu yerle, manevi bağ oluşturmuştu. Şimdi çekip gitmeyi kendisi istese de hayatı boyunca sahip olduğu tek odayı özleyecekti.
Kapıyı kapatıp, merdivenleri inerken duyularının daha da keskinleştiğini fark etti. Bu tip yeni bilgileri zihnine not ederken, çevik adımlarla öğretmen Zhu'nun konutuna geldi. Okuldan ayrılmak istediğini söyleyecekti ancak kadını evinde bulamadı. Hatta akademiye ne zaman uğrayacağı bile bilinmiyordu. Bıkkın bir nefes verdikten sonra, öğrenci işleri departmanına gitti.
"Akademiden neden ayrılmak istiyorsunuz?"
"Daha fazla devam edebileceğimi düşünmüyorum. Gerekli tazminat neyse karşılayabilirim. Bir an önce işlemleri bitirirseniz sevinirim."
Ona ölü bir ifadeyle bakan personel, elindeki kalın kitabı açarak konuştu. "İsmin Chen Skyfall'du değil mi?"
Sabırsız ifadeyle kafasını sallayan Chen, beklemeye devam etti. Adam ise sayfaları ağır ağır karıştırmaya başlamıştı. Akademiden ayrılacağı için bir yandan da heyecanlıydı. Artık yetişkin birisi olarak, istediğini yapabilirdi. Ortalamanın üstünde bir gücü ve zenginliği vardı. Bu küçük adada onu kısıtlayan kule ise yıldırım dövmesi ile ortadan kalkmıştı. Artık tek bir zihinsel komutla, mekansal sıçrama yaşayarak istediği yerden kuleye girebilecekti.
Bir an önce küçüklüğünün geçtiği o şehre dönmek istedi. Lala'yı görüp ardından da rüzgarın akışıyla yelken açacaktı. Kıta büyük, dünya ise sınırsızdı. Herhangi bir kuvvete bağlı kalmak, sadece onu kısıtlamaya neden olacak dış etmenlerden ibaretti.
Sayfalar adamın elinde çevrilirken, beklemek Chen için işkence gibiydi. Bu gerizekalıya kalsa ertesi güne kadar onun kayıt dosyasını bulamazdı.
"Bulamadın mı?"
Sabırsızca adama sorarken, ölü bir ifadeyle ona bakışlarını diken adam boğuk sesiyle konuştu. "Kitap alfabetik sıraya göre değil, biraz beklemen gerekecek."
Ölü bakışlarını tekrar sayfalara çevirirken, işini yapmaya devam etti. Chen'in göğsünde ise yükselen bir ateş vardı. "Ver şunu bana!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mhitra
FantasyKronolojik olarak yazılan 2. Kitap olmasına rağmen , Andrea ile ufak göndermeler hariç bağlantısı bulunmayacaktır. Bu yüzden okumaya direkt bu kitaptan başlayabilirsiniz . Ayriyetten kitap ismini kararlaştırmamda bana büyük yardımları dokunan 'kitap...