BÖLÜM 50: Ateş

1.5K 166 219
                                    

Bu bolümü, başrol başta olmak üzere galaksideki tüm çocuklara ithaf ediyorum :)

23 nisan kutlu olsun....

♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤

Öğretmen Zhu'nun boğazında düğümlenen yutkunması, zoraki bir şekilde aşağı indi. Kafasına çekiç gibi çarpan bilgiyi düşünürken, tekrardan Feng Chuo'ya baktı. Adamın surat ifadesi de hâla olayın şokunu ifade ediyordu.

"Feng, emin misin?"

Zoraki bir sesle adama sormuştu. Feng Chuo ise öğretmen Zhu'ya bakarken, çaresizce iç çekti. "Üzgünüm Zhu, ama eminim."

İkisi ne diyeceklerini aptal aptal düşünürken, meraklı bir ses yankılandı. "Bir sorun mu var?"

Chen, kıyafetlerini giymeyi bitirmiş ve şüpheyle ikiliye bakmaya başlamıştı. Öğretmen Zhu ise zoraki bir gülümseme ile çocuğa döndü.

"Hadi küçük Che, şimdi gidip biraz dinlen. Akademiye döndüğümüzde sana her şeyi anlatacağım."

Chen, odadaki ağır atmosfere tam anlam veremezken Raymond tarafından sürüklenerek dışarıya çıkarıldı. "Kıdemli Zhu'yu dinle Chen, önemli bir şey olsaydı sana hemen söylerdi zaten."

Olayların ciddiyetini kavrayamayan gençler, Raymond'ın yaşadığı konuta ilerledi. Peşlerinde Zhwei'de vardı. Ancak kızın ifadesi, gökkuşağın sonuna ulaşmayı başaran birisi gibi sürekli karmaşa ve heyacan içerisindeydi. O gece hepsi yatarken Zhwei, hâla uyumamıştı.

"Demek çarpık meridyen, babam sadece efsanelerde var olduğunu söylemişti. Gerçekten bu kadar şanssız mı?"

Çarpık meridyen hakkında bir kaç bilgiye sahip olduğu için diğerlerinden farklı bir ruh haliyle uykuya daldı. O gece derin düşüncelere sahip başka birisi daha vardı. Chen'in ruh boşluğundaki küçük peri...

"Eğer gerçekten çarpık meridyense bunu Chen'e nasıl anlatırım? Gelecekte ekim yoluna devam edemeyeceğini, kabullenebilir mi?"



Zaman, yine göz açıp kapayıncaya dek geçivermişti. Ertesi gün, Mor Alev Akademisinden ayrılan Öğretmen Zhu ve Chen, üzerinde oturdukları kuşta sessizce semayı izliyorlardı. "Öğretmen Zhu, yolumuz uzun sürücek. Şimdi bana anlatabilir misiniz?"

Dün geceden beridir kafasını kurcalayan soruyu sordu. Öğretmen Zhu'nun ifadesini izlerken, kadının her zamankinden daha az gülümsediğini fark etti. Bu sorusunu da dile getirerek, kadını köşeye sıkıştırmayı başarmış gibiydi.

"Ekim yolunda ne kadar ilerlemeyi düşünüyorsun, küçük Che?"

Kendini zorlayarak, bu soruyu küçük çocuğa yönlendirmişti. Chen'in kalbinde ise büyük bir huzursuzluk doğdu. "Bu ne demek oluyor öğretmen Zhu?"

Soruya soruyla karşılık veren çocuğa bakan öğretmen Zhu, küçük bir kahkaha attı. "Seninle ilk tanıştığımız zaman da aynı soruyu sormuştun, hatırlıyor musun?"

Chen'in suratı ise ekşi bir ifadeye büründü. "Nasıl unuturum?! Az daha ölüyordum."

Bu cevap, öğretmen Zhu'yu bir daha güldürdü. Ardından kısa bir sessizlik dönemi araya girdi. Yavaşça zihnindeki cümleleri tartan öğretmen Zhu, konuşmaya başladı.

"Bak Chen, çarpık merdiyen mevzusu küçümsenecek bir şey değil."

Öğretmen Zhu'nun ona 'Chen' olarak hitap etmesi, Chen'in kalbindeki huzursuzluğu daha da büyüttü. Bu sefer kadın gerçekten ciddiydi.

MhitraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin