İyi okumalar🌙
-İlâhi bakış açısı.
-Güneş doğmak için sabırsızlanıyordu. Henüz yıldızlar belirgindi ve ay gökyüzünün bir köşesinde sallanıyordu. Taehyung ve Jimin uzun ve hareketli bir gecenin ardından sakin adımlarla eve doğru ilerledikleri ara sokakta tek kelime bile etmeden,aralarında gergin havanın içinde kaybolmuşlardı.
Taehyung allak bullak olmuş aklını bir türlü toparlayamıyordu. Yoongi her şeyi anlatmasını istememişti o yüzden üstü kapalı ama geniş çaplı bir şekilde Jimin'e neler döndüğünden bahsedecekti ve sadece inanıp onun deli olmadığını anlamasını sağlayacaktı.
Öte yandan Jimin kızgındı. Öyle kızgındı ki yanındaki arkadaşını sorulara boğmak ve neler olduğunu bir an önce öğrendikten sonra bu denli bir şeyi neden ondan sakladığını öğrenmek ve sonra onu şiddete boğmak istiyordu. Belki kolunun altına sıkıştırdığı saçlarını dağıtabilirdi, henüz karar vermemişti.
Iseul Teyze'nin henüz çalınmamış yeni duvarlarını geçtikten sonra kendi eski duvarlarının arasında küçücük kalmış tahta kapıyı araladı Jimin.
Büyük babasının horultusu yüzüne bir gülümseme ve içine su serpilmesine neden olmuştu. Hala hayatta olduğu için sevinmişti.
"Şuraya geç,hemen geliyorum." dedi Jimin.
Taehyung,Jimin'in gösterdiği bahçedeki sandalyeye otururken gözleri karşı evin çatısında oturan Yoongi'ye değmişti.
Bardan çıktıklarından beri arkalarından geldiğinin farkındaydı. Jimin'i bir defa bulduğunda kaybetmeyeceğinin de farkındaydı Taehyung ve aslında o da Jimin'i yeniden buldukları için sevinçliydi.
Jimin geri geldiğinde elinde iki bardak süt vardı.
"Karnın ağrıyordu ya iyi gelir." dedi Jimin. Süt bardağını Taehyung'a doğru uzattığında.
Taehyung gülümseyerek bardağı aldığında Jimin de yerine oturdu ve gözlerini Taehyung'a dikti.
Bir süre sadece oturup işin ne kadar yorucu olduğu hakkında konuştular. Jimin küçükken düşüp dizlerini yaraladığından bahsetti,Taehyung o sıralar küçüklüğünün ne kadar uzun zaman önce olduğunu fark etmişti.
"Şimdi sana anlatacağım şeyler boyunca, lafımı kesme. Asla yargılama ve ne dediysem,dediğim şeylere inan. Çünkü sana yalan söylemeyeceğim. Beni anladın mı?"
Jimin başını olumlu anlamda salladığında Taehyung gözlerini Yoongi'nin onları izlediği çatıya dikti.
"Bir zamanlar..." diye başladı Taehyung.
"Çok uzun zamanlar önce Dünya böyle bir yer değildi." dedi.
Jimin ne anlatmaya başladığına emin değildi çünkü Taehyung ondan en fazla bir iki yaş büyük duruyordu neyin mazisiydi bu anlattığı?
"Benim soyum, o kadar eski bir medeniyete dayanıyor ki kimse bilmez. Kimse duymamıştır, adı hiçbir kitapta yahut dikili taşta geçmemiştir. Hiçbir canlı bu uygarlığa şahit olup da onu başka bir insana aktaracak kadar uzun yaşamamıştır...Ben bir Rhua'yım ama siz insanlar bizi vampir olarak tanımladınız. Dünya,her zaman karmaşık bir yerdi ama o zamanlar tamamen bir kaos vardı. Benim soyum ve insanlar arasında bir kanun yoktu, insanlar katledilirdi,geceleri dışarıya çıkamazlardı,evlerini yerin altına taşımak zorunda kalmışlardı ve kadınlar hamile bile kalamazdı. Soyunuz tükeniyordu ve bizim soyumuzu da tüketmeye başlamıştınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R Å E H | m y g × p j m
FanfictionYüzyıllardır doğan ve yeniden ölen Ruh Konağı, her doğuşunda bedenini Mühürlerle süsleyen eş, Lort Rhua Yoon Gi'nin en değerlisi; Raeh yeniden doğdu. Funsåesser ve Ruensåesser'in hikayesi. min yoon gi × park ji min.