31| intikamını alacağım.

1.9K 245 76
                                    

İyi okumalar🌙
-

Büyük babama bakıyordum. Bir eli başının yanında, diğeri dirseğinden içeriye doğru bükülmüştü, yüzünde korkusunun izleri sanki kırışıklıklarına yerleşmiş gibi tazeydi, gözleri açık kalmış, saçları dağılmış ve yerde sürüklenmişçesine teni kızarmış ve yaralanmıştı. Kıyafetleri yırtılmış, altındaki siyah eşofmanı diz kapaklarına kadar toparlanmış ince bilekleri yaralı dizlerinden akan kan sayesinde renklenmişti. Bahçenin ortasında, eski su tulumbasının ortasında öylesine perişan bir halde yatıyordu. Ciğerlerime girmekte olan hava kalbimi sıkıştırıyor, gözlerimi dolduran yaşlarım, bağları çözülen dizlerim ile zangır zangır titriyor, arkamda çığlık çığlığa ağlayan Iseul teyzenin feryatları beni sağır ediyordu, gözlerime inanamıyordum.

"Büyük baba!" diye bağırdım en sonunda. Bahçeye girdikten sonra kalakalmıştım, hareket edememiştim ve şimdi yerde yatan büyük babama, ekildikten sonra yeni filizlenmeye başlamış çiçeklerimizin köklerinden sökülüp atılmış olmalarına, Iseul teyzenin onca yolu koşup bana haber verdikten sonra Yoongi'nin arabasıyla bizi eve gerçekten bir kaç dakika da getirmesine ve daha araba durmadan, Yoongi'nin ikazlarına bile uymadan arabadan çıkıp,kapısı kırılmış eski bahçemize girip büyük babama bakmaya başlamıştım.

"Büyük baba!" 

Adımlarımı en sonunda onun yanında bitirip yere çöktüm. Açık gözleri anlamını kaybetmiş gibiydi, esmer tenine yakıştırdığım kırışıklıklar şimdi mimikleri sayesinde kasılmıyor aksine rahatlamış birer çizgiden ibaretlerdi sadece. Kaba ve nasırlı elini avuçlarımın arasına aldım.

"Büyük baba?" diye mırıldandım yeniden, boğazım acımaya başlamıştı bir bebek gibi ağlıyordum. Göğsümde büyüyen korkum beni yemeye başlamıştı.

Sonra gözlerim göğsüne geldi büyük babamın. Bir kaya gibi durgun, hareketsiz ve hayatsız göğsü, kalbinin tekmelerinden bihaber, bir şekilde vazgeçmiş bu durumda vazgeçirilmişti.

"Haekwon!" diye bağırdım en sonunda.

"Ne oldu?! Ne zaman oldu!"  Iseul teyzeye döndürdüm başımı.

"Ambulansı arayın. Birisi bir şey yapsın!"

Siktiğimin varoş mahallesinde elini uzatan birisi bile yoktu.

"Aradım." dedi Yoongi varlığını unutmuştum şimdiye kadar.

"Oğlum." dedi Iseul teyze yığıldığı yerden sürüklenerek bana doğru geliyordu neredeyse.

Vücudunda derman kalmamıştı, telefonum olmadığından beni arayamamıştı, büyük babamı da pazardan evine dönerken bulmuştu dediğine göre. Sauvage'a girdiğinde yüzündeki yaşları konuşmasına engel, aldığı nefesler yaşlı ciğerlerine yetmiyordu. 

"Koş." dedi yalnızca.

"Büyük baban, koş Jimin."

Yoongi ben daha olayı kavrayamadan aşağıya inmiş Iseul teyzeyi ve beni nazik hareketlerle arabaya bindirmiş ve dakikalar içinde buraya evime, evimden kalanlara getirmişti.

"Pazardan dönüyordum, büyük babana da ekmek almıştım..." dedi Iseul teyze. 

Ciğerime düşen yangın boğazımdan döküldüğünde hıçkırıklarımı tutmadan ağlamaya başladım. Büyük babamın başında dizlerimin üzerindeydim. Yaşlı eli ellerimin arasında, bir kabus olması için dua ediyordum.

R Å E H | m y g × p j mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin