35| ölüm kapıda, küçüğüm.

1.6K 227 91
                                    

İyi okumalar🌙

-

Yoongi'nin beyaz avuçlarının arasında duran ahşap kase, kasenin içindeki bir çift göz ve dikkatli bir şekilde bize bakan Zhou Mi, ki yorgunluğu hala yüzünden okunuyordu, Taehyung'un gergin bakışları benimkilerle buluşmuş ve bana çok normal bir şeyin ortasındaymışız gibi gülümsemişti. 

"Hazır olduğunda." dedi Zhou Mi, Yoongi'ye bakarken.

Ve Yoongi başını olumlu anlamda sallayıp, ağır ağır elini ahşap kasenin içine daldırdığında içime yayılan korkuyla onun porselen gibi beyaz ve pürüzsüz olan yüzüne bakıyordum. 

Bir an bile tereddüt etmeyen elleri, bir mimiğin bile oynamadığı yüzüyle Yoongi, sanki ciğerlerine nefes çekmiş gibi şişen göğsü ağır ağır kasılan bedeniyle hepimizi şaşırtırken, eline aldığı gözler sanki binlerce ton ediyormuş gibi elini dizlerine düşürmüş, bir Rhua'nın üstelik bir Lord'u bu denli zorlayan şeyin bir çift göz oluşu beni dehşete boğmuş Zhou Mi'nin yaptığı şeyin basit bir şey olmadığını bir kere daha anlamamı sağlamıştı.

 Yoongi, gözleri iki eline paylaştırırken kase yere düşmüş, etrafa uğursuz bir ses yayılırken korkuyla yutkunmuştum. Kalbim göğsümü daha önce dövmediği gibi dövüyordu ve bu korkum odadakileri de tedirgin etmiş olmalı ki Jungkook, bir elini Taehyung'un bacağına koymuş ve gözlerini ona çevirmişti. Ne konuştuklarını bilmiyordum zihinlerinden ama ben şuan oldukça yalnız, korkmuş ve Yoongi'nin sağlığı için endişelenmiş hissediyordum. Bir de ağrımaya başlayan başım bana işlerin hiç de iyiye gitmediğini söylüyordu.

Avuç içlerindeki gözler, dizlerinde duran elleri  ve kırmızıya dönmekte olan kendi gözleri ile Yoongi, dişlerini çıkararak tıslamış,  gözlerinin altına yayılan ve daha önce hiç bu kadar koyu bir şekilde görmediğim damarları ile başını geriye atmış ve bedeni tamamen oturduğu koltuğa mıhlanmıştı.

Bakışlarımı Zhou Mi'ye çevirdim. Gözlerini bir noktaya sabitlemiş, ellerini kucağında birleştirmiş, kıpır kıpır sessizce dua eden dudakları ve yeniden kehribardan turuncuya dönmüş gözleriyle aşırı derecede ürkünç gözüküyordu. 

Yanımdaki bedeninin titrediğini, Yoongi'nin koltukta kıpırdadığını fark ettiğimde gözlerimi korkuyla ona  çevirmiştim. Başını geriye atmış, boynu apaçık bir şekilde ortadaydı.  Mühürlerimiz vücudunda birer şahesermiş gibi güzelce sergileniyor, küçük birer göz olmalarına rağmen, ellerini dizlerine düşürecek kadar güçlü olan bu gözler Yoongi'nin avuç içinde kıpırdıyordu. Başımdaki ağrı yayılıyor, bedenim kasılıyor ve sanki vücudumdaki tüm sıvılar bir anda buharlaşmış gibi hissediyordum.

Bir an için Yoongi bir yırtıcı gibi tısladığında, içime yayılan acı beni kıvrandırmış ve kollarımı istemsiz bir şekilde karnıma sarmamı sağlamıştı. Acı karnımdan, önce kasıklarıma inmiş, sonra yukarıya kalbime tırmanmıştı. Bir el kalbimi sıkıyormuş gibi hissediyordum, ciğerlerime tırnaklarını geçiriyor, kalbimi avuç içine alıyor ve nefeslerimi sıktığı kalbim ile alıp götürüyordu benden. Acı bu sefer boynuma, yeni yeni Sangrienne izimin belirginleşmeye başladığı boğazıma doğru gittiğinde, köprücük kemiklerim kırılıyormuş gibi acımış, boynum yerinden çıkıyor, çekiliyormuş gibi hissettirmiş ve ben koltuktan yere kaymıştım.  Vücudum sanki parçalanıyormuşum gibi hissediyor ve ben kıvranıyorrdum, üzerinde düştüğüm cam kırıkları canımı yakmıyor ama varlıklarını belli edercesine tenime batıyordu.

R Å E H | m y g × p j mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin