47| Karanlığa Gömülmek.

1.2K 127 109
                                    


İyi okumalar 🌙

Yorumlarınız eksik olmasın, küserim 🖤
-



-Yoongi-

En büyük hatamı aklıma kazımak ister gibi, gözlerim sürekli onun üzerinde geziniyor, bir saniye başka bir yere çevirecek olsam bile yine ona, onun kapkara gözlerine, elmacık kemiklerine dahi nasibinden vermiş olduğu göz altlarının siyahlığına geri dönüyordum.

Gerçek anlamda can olmayan bedeni, arafta kalan ruhunun savaş verdiği bedeni, elleri iki yanında olmak üzere öylece uzanıyor, ben gözlerimi yine ondan ve onun bu halde bile güzel olan yüzünden, giydirdiğim pijamalarında açıkta kalan köprücük kemiklerinden alamıyor, bakıyor ve bakıyor mümkünmüş gibi her onu görüşümde daha fazla kahroluyordum.

Bir çok güzel anıya ev sahibi olması gereken yatak odasında şimdi benden ve ondan başka iki kişi daha duruyor, ikisinin de aklı on yıllar önce kendi başlarına gelen bu ürkünç olayın anılarında gezinirken, ellerini ağızlarına kapatıyor, dolu dolu gözleriyle güzeller güzeli sevgilimi inceliyor, ara sıra başını evirip bana bakıyor ama ses dahi çıkaramıyorlardı. Güzel yüzlerine yayılmış olan korku ve tanıdıklık mimikleri ağır ağır yüzlerine otururken gözlerimi onlardan çekip gün ışığıma ve onun yalnızca cennete layık olmasına rağmen, cehennemle boğuşan yüzüne çevirdim, yeniden.

Dolgun dudakları hafifçe aralık, öndeki çarpık iki dişi dudaklarının arasından misafir olmuş, gözlerinin etrafı elmacık kemiklerine kadar kararmış, saçları alnından yukarıda ve geri kalan kalın düz telleriyle yastığın üzerinde kendilerine göre bir resmi resmetmişler, kap kara gözlerinin iris olmayan yuvarları göz çukurlarını doldurmuş ve o, bir yaşam belirtisi göstermeden yatağın içerisinde küçücük kalmış bedeniyle sadece uzanıyor; bu görüntüsü beni kahrederken uzanıp ona dokunsam bile olduğu yerden çekip çıkaramıyordum.

"Bir kabus." diye mırıldandı Wheein, şimdilerde lacivert olan uzun dalgalı saçlarını omzunun üzerinden geriye atıp, yaşlanmış gözleriyle Jimin'in açıkta kalmış ruh karası, irissiz gözlerine bakarken. Dudakları ağlayacak olmasının etkisiyle titremiş, küçük üçgen çenesi büzülmüş, kaşlarının arası kırışmış ve Hyejin uzanıp onun elini tutunca, birden tüm ruh hali daha bir sakinleşmiş ama yine de duygusallığı ağır gelip sesi titrerken konuşmaya devam etmişti.

"Sanki kendimi izliyor gibiyim, bu yok olmuşluk... Arafın izlerinin bedenini bir çöküşe sürüklemesi... Tanrım, çok daha kötüsü bu..." Başını kaldırıp da bana bakmadan, uzanıp ince parmaklarıyla Jimin'in koluna tutundu.

"Isısı oldukça düşmüş..." Ve bu sefer gözleri benimkilere değdiğinde, neler hissettiğimi anlamış gibi bir adım geriye çekilip hemen ardında duran Hyejin'in kolları arasına girmişti. Korktuğunu görebiliyordum. Başına geldiğinden aynıları, sanki tekrar tekrar yaşıyormuş gibi hissediyordu bunları.

"Düzelecek." dedi Hyejin, esmer teninin alnını süsleyen mührü, Wheein'in bedenini dengede tutmak için gümüş parıltılara bürünürken. Bir taç gibi alınlarının ortasından kavisli bir şekilde, çiçek motifleriyle kaş ortalarındaki boşluğa küçük sivri bir köşe bırakarak yükseliyor, alınlarında derin bir V şeklinde bir izi, bir tacı meydana getiriyordu. Bedenlerine ve ruhlarına iz bırakmış Mühür, şimdi ikisinin ruhundaki karmaşayı belli etmek istercesine gümüş ışıltılarla parlıyor, Wheein'in çekik ve kahverengi-kızıl gözleri sulanırken Hyejin bir demir kadar sağlam duruyordu ardında.

"Onu..." diye söze başlayacak oldum ki Wheein benden önce atılıp "Koruruz." dedi. Bir kaç on yıl önce o da bu duruma düştüğünde, Hyejin yana yakıla yanıma gelip benden yardım istediğinde elimden ne geldiyse yapmış bir Khon ile görüşüp, Wheein'i düşmek durumunda kaldığı bu halden kurtarmıştım.

R Å E H | m y g × p j mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin