İyi okumalar 🌙
Umarım beğenirsiniz, bir sürpiz bırakıyoru|m|
Rahatsız olacaklarınız varsa, lütfen okumasın.Oy ve yorum yapanları da öpüyor ve sizi bölüme uğurluyorum... Görüşmek üzere :)
-
-Jimin-
Uğuldayan bir çevre, karanlığın içindeki bir zihin, tıpkı bir balçığın içindeymişim gibi çırpınsam da uyanamayan aklımla beraber sanki kıvranıyor, bir rüzgarın içerisinde sağa sola çarpıyordum. Gözlerimi açmak ve uyanmak, düşüncelerimden kurtulmaya, şimdi zihnimin en derininde çığlıklar atan kendimden kaçmaya çalışarak, kargaşamı çözümlemeyi deniyordum.
Kapkara bir yerde, bir ışık bile olmaksızın derinde, boğuluyormuş gibi hissediyordum. Sanki denizin altındaymışım gibi basık, sanki tepemden geçen deniz analarının zehirli uzantılarına sarılmışım gibi acı verici, sanki nefes almayayım diye başıma bastırılan bir yastığın altındaymışım gibi hissediyordum.
Midem fokurduyor, kulaklarımdan fışkıracak gibi bir ateş ki beni kavuruyor, iç organlarım birbiriyle bir kavgaya tutuşmuş gibi acı çekiyordum. Genzimin gerisinden adeta kaynayan bir yanardağın dışarıya püskürmeye hazırlanışı gibi bekleyen her neyse nefes almamı da engelliyordu.
Gözlerimi açmak, bu yutulduğum karanlığın içinden çıkmak, boynuma sardığı ellerinden kurtulmak istiyordum. Bir an için, karanlığın içerisinde parıldayan, kırmızısının gözümü aldığı bir çift ışık ağır ağır yarıp geçince içerisinde bulunduğum bu zifiriyi; gözlerimin görmeyen irisleri, içerlerine lav dökülmüş gibi yanmış, saç diplerim çekilmiş ve gökten bana fırlatılan, sırtımdan içeriye giren bir çift mızrak beni gafil avlayarak nefesimi kesmiş ve sonunda görmüştüm, onu. Tıpkı benim gibi mızrakların içinde duran bedenini, tıpkı benim gibi karşımda ve acının içinde duran ama aksine benim, güzeller güzelim çehresiyle bana bakan; Yoongi'mi.
Karşı karşıya, ikimizde mızrakların içerisinde çıplak ve ıstıraplarımızın elleriyle sarılı halde duruyorduk. Zihnimin karanlığı aydınlanıyor, etraf kızıla bulanıyor, gök kabarıyor ve şimşekler çakıyor, Yoongi bana gülümsüyor ama ben ona bakmaya devam ediyor ve neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Ellerim ki hareket ettiremediğim, bacaklarım ve tüm bedenim acıların aktığı bir nehirde yüzüyormuşçasına süzülüyor hissiyle yanıyordu. Sırtımdan girmiş olan mızraklar, eğer bir melek olsam kanatlarımın çıkacağı yerdeydi. Ne kalbimin yakınından geçmişti ki beni öldürecek kadar tehlikeli, ne de bir hayati organıma zarar verecek yerdeydi.
Bakışlarımı Yoongi'ye çevirdim yeniden, arkasında parçalanan göğe bakmak için çekmiştim sevgilimden. Güzeller güzeli yüzü, beyaz teni ki yağmurdan temizlenmiş gibi soluk, bedeni iyice zayıflamış ve görebildiğim mühürleriyle de benim, saçları alnından geride ve çehresi bir tablo gibi de gözlerimin önündeydi. Konuşmak, ona gülümsemek istedim. Ne bir ses çıkarabildim, ne de dudaklarım büküldü yukarıya doğru. Ne ona uzatabildim ellerimi ki özleminden ölmüştüm onun, ne de ulaşabilmek için bir kasımı oynatabilmiştim.
Kabaran gök, çığlıklar atmaya başladı. Bir anda, acı çeken bir hayvan gibi kükredi de kükredi, sanki kuyruğunu kıstırmışlar gibi dişlerini çıkarttı ve tısladı, ardından gök kelimenin tam anlamıyla yarıldı. Bir şimşek uzaklardan bir yerden düşünce üzerinde saplandığımız toprağa, düştüğü yerin parlaklığıyla gözlerim yandı ve kızıl gök üzerimize yıkıldı.
Bardaktan boşanırcasına yağmaya başlayan yağmurdan boğulmaya, yağan yağmurun arasında yine de nefes almaya, düşen şimşeklerin her birini izlemeye başladım. Birisi ardıma, diğeri biraz uzağa, bir diğeri de Yoongi'nin yakınına düştü. Etraf kızıla bürünmüş, esen bir rüzgar ki küçük çiviler gibi saplanan tenime yüreğimi korkuya boğuyor, saçlarımı geriye tarıyor ve tenimi tahriş ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R Å E H | m y g × p j m
FanfictionYüzyıllardır doğan ve yeniden ölen Ruh Konağı, her doğuşunda bedenini Mühürlerle süsleyen eş, Lort Rhua Yoon Gi'nin en değerlisi; Raeh yeniden doğdu. Funsåesser ve Ruensåesser'in hikayesi. min yoon gi × park ji min.