R Å E H | m y g × p j m

15| Part II | ben de senin, benim olmanı diliyorum.

İyi okumalar 🌙
-

Hayatım boyunca bu kadar utandığım başka bir an daha hatırlamıyordum. Yoongi tam karşımda duruyordu ve ben az önce düşüncelerimi okuyabildiğini öğrenmiştim.

Tekrar ediyorum, düşüncelerimi okuyabiliyordu ve tüm güzelliği ile Min Yoongi tam karşımda oturuyordu.

Kalbim şimdi ağzımdan çıkıp tam önüne düşecekti. Ağzım kurumuştu,ellerim titriyordu ve düşünmemeye çalışıyordum.

"Düşünme." Diye düşündüm içimden.

"Bakar mısınız?"

Sol tarafımdan gelen ince sesle kafamı hızla oraya çevirdim. O ses benim kurtarıcımdı. Güzel bir kadın altın sarısı saçlarını savuşturarak tezgahımın önünde duruyordu. Üzerinde leopar desenli derin göğüs dekolteli bir elbise, kırmızı dudaklarının yüzündeki güzelliği arttırdığı en sevimlisinden bir gülümseme vardı.

"Sang alabilir miyim? Sek."

"Yongsun?"

Ben siparişi hazırlamaya giderken Yoongi'nin sesi hemen yanı başımdaydı.Adının Yongsun olduğunu öğrendiğim kadın,yüzüne çok yakıştırdığım gülümsemesiyle sarı saçlarını ince omzunun üzerinden atıp,güzel gülümsemesini Yoongi'ye sundu.

"Ya! Yoongi,sana söylemiştim daha önce hayatım! Bana Yongsun demeyi bırak adım Solar! Solar!"

Solar denilen sarışın,bir elini Yoongi'nin omzuna yaslayıp boynunu açığa çıkaracak şekilde  Yoongi'ye doğru eğildi.

Damarlarımda kaynayan kanı umursamıyordum. Kıskanmıştım ama bunun hakkında da düşünmemem gerekiyordu. Yoongi ve Solar'ın konuşmalarını duyuyordum hala.

"Hala güzel görünüyorsun." Dedi Yoongi gülümseyerek.

"Byul bana bir kraliçe gibi bakıyor."

Ardından şımarık bir gülümseme ile yeniden eğildiğinde,dekoltesinin açılışını ve iki memesinin arasında olan mührünün gün yüzüne çıkışını görmüştüm.

Yoongi bir eliyle Solar'ın dekoltesini kapatmış diğer eliyle de bardağından bir yudum almıştı.

Solar'ın içeceğini zoraki bir gülümseme ile önüne bırakırken,ince parmaklarının bileğime dolandığını hissetmiştim.

"Vanilya gibi kokuyorsun." Diye fısıldamıştı Solar gözlerinin kızıla dönüşünü izlerken. Evet öyle kokuyordum.

"Kanın da öyle,güzel kokuyor." Diye fısıldadı gözlerini gözlerimden ayırmadan.

"Bir Rhua'n var mı?"

Elimi sertçe çektim. "Yok. Ve olmayacak."

Sinirlenmiştim. Ciddi anlamda sinirlenmiş ve kıskanmıştım. Ama bunları düşünmeyecektim. Yoongi'nin düşüncelerimi okuyabiliyor olması aşırı sinir bozucuydu.

Bunları da okuyabiliyor muydu yani?

"Evet." Dedi Yoongi hararetli konuşmalarına bir saniyelik ara verip.