40| satranç, piyon ve Twen Shon.

1.8K 190 91
                                    

iyi okumalar🌙

-

-Jimin-

Beyaz duvara bakıyordum, pürüzsüz ve yumuşacık duruyordu yüzeyi, yağlı boyanın parlaklığı ufak bile olsa var olan camdan içeriye giren güneşin küçük parmaklarından geliyor, öğlen güneşinin dikliği odaya ve duvara düşüyor, dün geceden beri gözümü kırpmadan baktığım duvara iyice odaklanmamı sağlıyordu, beyaz duvara bakıyordum.

Tıpkı duvar gibi ama daha açık olan beyaz çarşafların üzerindeydim, sırtımı beyaz duvara yaslamış, bakışlarımı beyaz duvara çevirmiştim, beyaz duvara bakıyordum neredeyse delirmenin eşiğindeydim.

Düşüncelerim hakkında düşünmek istemiyordum, şekillerini tarif etmek istemiyor, nasıl davrandıklarını anlatmak istemiyordum, çünkü öylesine kıvrımlı ve dikenlilerdi ki sanki bedenimi hedef almış, beynim dahil tüm vücuduma küçük vücutlarını birer  ok gibi saplıyor benim kanımı emip büyüyor ve çığlık atmamı istiyorlardı.

Yapmak istemediğim tüm şeyleri yaptım.

İstemediğim şeylerden birisi de, olması için kıvrandığım ama dilimin ucuna bile düşmeyen, en arkalarda oturan bir çocuk misali başını sırasına gömmüş, gizlenmeye çalışsa da düşüncelerimden saklanmaya çalışsa da tam gözümün önünde duruyor, varlığı canımı acıtıyordu. Beyaz tenini, kokusunu ve ritmsiz kalbini özlemiştim. Saçlarını, dudaklarının konuşurkenki hareketlerini, mühürlerini, en çok saçlarıma ara sıra çıkardığı parmaklarına eşlik eden küçük mırıltılarını özlemiştim. Yanımda sadece durmasını, bana bakmasını, aramızdaki mesafenin  ulaşılabilir olmasını özlemiştim.

Yoongi, benim gönül çelenim. Her seferinde bir Tanrı gibi kulluk ettiğim, vazgeçmek istesem dahi ya da istemişsem diğer hayatlarımda, yine de gelip kapısını çaldığım beni içeri alsın diye beklediğim, gönül çelenim. 

Senden nefret ediyorum Yoongi.

Beni böyle bir hale düşürdüğün için senden nefret ediyorum! İşin en nefret ettiğim tarafı ise bunların hiçbiri de senin suçun değil ama ben hiçbir şey bilmediğim bir konudan yargılanırken yine de en çok sevdiğimden nefret etmeyi seçiyorum. Nankörün tekiyim. Sevdiği herkesi kaybetmiş, burada düşünceleri ve baktığı beyaz duvarla  baş başa kalmış, elinde hiçbir şeyi olmayan birisiyim.

Bana bir bak.

Büyük babam, hak etmediği halde ölmüştü. Annem, yıllarca bana yalan söylemiş olmasına rağmen bana bakmak için elinden geleni yapmış ve beni gerisinde bırakmıştı. Babam? Babamın kim olduğuna dair bir fikrim yok, onun hakkında  olan en olumlu fikrim ise umarım hayattadır. Karşısına dikilip okkalı bir yumruğu yüzüne geçirmek ve tükürmek istiyorum. Bizi neden terk ettiğini öğrenmek, onu bir güzel dövmek ve mümkünse bu seferden terk edip giden ben olmak istiyorum. 

Üzerinde oturduğum yatakta ayaklarımı iyice kendime çektim, ciğerlerime dolan derin nefesleri ağır ağır verdim ve gözlerimi yeniden beyaz duvara sabitledim. Beyazlığına baktım, lekesiz, bir nokta bile pürüzü olmayan, daha önce hiçbir şeylere tanıklık etmemiş gibi, mükemmel duruyordu. 

Beyaz duvara bakıyordum, gözlerim sızlıyor ve başım müthiş bir ağrı içindeydi. Susamış, yorgun düşmüştüm ama yine de kırpmak istemiyordum gözlerimi,tüm gece ağlamış, dinmeyen gözyaşlarımı silmemiştim. Sırf rüyamda göreceğim, yumuşayacağım diye uyumak istemiyordum, onu hiçbir şekilde  görmek dahi istemiyor ve bunun yalan olduğunu adım kadar iyi biliyordum. Dağılmış gibiydim ve kendime kızgındım. Bu denli zayıfladığım için, karakterimin güçlü kısımları törpülenmiş gibi dağılmış, yumuşamıştım ve bu da onun yüzündendi. Benim yanımda durmuş ve ona yaslanmamı söylemişti, ona yaslanınca tek başıma dik durmaya çalıştığım bu okyanusun içinde yana devrilmiş, boğulmaya başlamıştım, ayrıca göz yaşlarım da bana hiç yardım etmiyordu. 

R Å E H | m y g × p j mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin