İyi okumalar🌙
-Büyük babamın yüzünü inceliyordum dakikalardır. Yaşlanışının yüzünde bıraktığı izleri,gençliğinin elinden kayıp gidişinin yüz çizgilerine kazınışını,derin çizgilerdeki anılarını ve acılarını tahmin etmeye çalışıyordum.Alnında büyük ve derince bir çizgi vardı,hemen dökülüp azalmış kaşlarının, kapanmış,çekik ve küçük gözlerinin üzerindeydi.
" Annemi kaybettiği gün." diye adlandırmıştım çizgisini. Benimde aynı şekilde kalbimde derin bir çizgi vardı aynı isimle lanetlenmiş ve keşke hiç var olmasaydı dediğim bir çizgiydi kendileri. Bazen sızlardı ama en çok yalnızken belli ederdi yokluğunu. Ve küçükken,hiç kapanmayacakmış gibiydi acısı,sızısı bitmeyecekmiş gibiydi. Sonra geçti diye düşündüm,yanılmıştım yalnızca ben geçtiğini sandım yıllarca. Tıpkı büyük babam gibi.
İşe gitmek için evden çıkmalıydım ama canım evden çıkmayı bırakın yataktan çıkmayı bile istememişti.Nedensizce canım sıkkındı ve bu sıkkınlığı üzerimden de atamıyordum. Evde kalıp uyumak ve yemek yemek istiyordum yalnızca. Yine de oturduğum yerden kalkıp ağır adımlarla masanın üzerinde duran anahtarlarımı aldım.Büyük babam bir domuz gibi uyuyordu. Onu izleyişim tatlı olduğundan falan değildi sadece bir domuz olmadığı zamanlar nasıl göründüğünü hatırlamak için izlemiştim onu.
Ve biraz da annemi çehresini görebilmek umuduyla bakmıştım yüzüne.
Eskimiş tahta kapımızı ardımdan kapatıp,Iseul teyzenin duvarlarının yanından geçtim. Jjeonggu'nun beni görünce heyecanlanışına gülümsedim. Ardından akşam üzeri oluşunun verdiği güzel havayla ağır ağır yürüdüm iş yerime.
İçeri girdiğimde Taehyung hazırlıklara yeni başlıyordu ve Jungkook ortalıkta yoktu. Ortam sessizdi.
"Ben geldim." dedim sanki geldiğimi farkında değilmiş gibi.
"Farkındayım." dedi o da gülümserken.
"Neyin var senin?" dedi daha sonra barın arkasına geçip üzerimdeki ceketi çıkarırken ben.
"Bir şeyim yok sadece biraz canım sıkkın." diye geveledim nedenini bilsem daha mutlu olurdum.
Taehyung derin bir nefes aldı ve geri verdi,nefes alıyor gibi davranması garibime gidiyordu.
"Yukarıdaki de öyle. Siz ikiniz etrafa negatif hisler yayıyorsunuz bu hiç iyi değil."
Önlüğümü takarken anlamadığım için Taehyung'a döndüm.
"Hangi ikimiz? Yoongi mi?"
Taehyung güldü. "Yok,yukarıdaki derken Tanrı'dan bahsediyordum.Şapşal tabi ki Yoongi'den bahsediyorum.
Bana şapşal dediği için en sert yumruklarımdan birisini Taehyung'a geçirdim.Tabi ki canı yanmamıştı onun yerine benimki acımıştı ama belli etmeyecektim.
"Canının acıdığını biliyorum." dedi o da gülerken.
"Aman siz de illa Rhua'sınız diye her şeyin farkında olmak zorunda mısınız be?!" diye çemkirdim bu sefer.
Gerçekten sinir bozucu değil miydi yahu!
"Aslında hiç hoş bir şey değil biliyor musun? Çünkü dediğin gibi,her şeyin farkındayız. Ve farkında olmamayı deneyemiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R Å E H | m y g × p j m
FanfictionYüzyıllardır doğan ve yeniden ölen Ruh Konağı, her doğuşunda bedenini Mühürlerle süsleyen eş, Lort Rhua Yoon Gi'nin en değerlisi; Raeh yeniden doğdu. Funsåesser ve Ruensåesser'in hikayesi. min yoon gi × park ji min.