İyi okumalar 🌙
-
Hiçbir şey düşünemiyordum, sessiz ve susuz, sakin ama bitkin, yorgunluğun esiriydim. Yoongi'nin evinde, yatağında, kollarındaydım. Üzerimde bir tişört ve iç çamaşırım vardı, Yoongi beni yıkanmam için zorlamış ardından saçlarımı özenle kurutmuş ve yatağına yatırmıştı. Şimdi ise cenin pozisyonu aldığım bu yatakta Yoongi'nin göğsüne yasladığım başım, göz yaşlarımı Yoongi'nin tişörtüne akıtıyordu. Konuşmak istemiyordum ve Yoongi de bunun için beni hiç zorlamamıştı.Ne düşünmem, nasıl davranmam ve ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Aklımda büyük babamla olan anılarım birer gökkuşağı gibi gökyüzüme yansıyor, mutlu anıların içinde kaybolurken soğuk eli sanki benim elimi kavrıyor, açık kalmış, donuk ve yaşamının eksildiği gözlerinde kendi yansımamı görüyorum.
Hiçti.
Şimdi her şey, hiçti. Tüm o nefret dolu sözlerimiz, birbirimize çektirdiğimiz acılar, küfürler ve aşağılanmalar her şey, tüm o kavgalar ve dayaklar hepsi güme gitmişti, nefret ettiğim tüm huyları, söylediği yalanlar; boş birer anı bulutuna dönüşmüş, zihnimde büyümüş ve ben onsuz kalırken o, tüm anılarımla şimdi tüm sekmelerinde müzik çalan bir tarayıcı gibiydi.
"Ohar." diye mırıldandı Yoongi, hareketsiz göğsünün üzerine koyduğum başımı ağır ağır hareket ettirdim.
"Hm?" Gözlerimi silmeye mecalim dahi yoktu, yalnızca ufak bir ses çıkarmış ve zihnimi de okuyabilen bu adamın, düşündüğüm şeylere olan bilgisinden ve ne kadar üzüldüğümü anladığından beni kontrol etmek istemiş, göz yaşlarımı göğsüne akıtmama izin verdiği, gücüm olduğu için ona ne kadar minnettar olduğumu bilsin istemiştim.
"Konuşalım ister misin?"
Sesi tok ve pürüzlü, bense sessiz ve yorgundum. Normalde enerjimle onu güldüren ben, şimdi isteksiz bir şekilde yatıyordum, üstelik henüz bir şey yememiş ve Yoongi'de beslenmemişti.
"Çok üzgünüm." Sesim boğuk bir şekilde boğazımdan çıkarken, konuşmamı fırsat bilip hazırda bekleyen hıçkırığım hemen kendisini salmış ve zaten durmamış olan gözyaşlarım birden çoğalmış ve Yoongi'ye sırtımı dönüp, küçülmemi sağlamıştı.
Dizlerimi kendime çekip, ellerimi omuzlarıma sardım, sanki sarılacak kimsem kalmamış gibi kendime sarıldım ve iç çeke çeke ağlamaya başladım. Yoongi ne yapacağını bilmez halde arkamdaydı ve nazikçe sırtımı göğsüne çekip benimle sarıldığında elimde olmadan kasılmaya başladım.
"Çok üzgünüm." dedim yeniden gözyaşlarım arasında.
"Çok üzgünüm, çok üzgünüm..."
Ve başka bir şey diyemedim, hıçkırıklarım boğazıma dizilmiş, Yoongi'nin kolları sanki dağılmaya çalışan ruhumu bir arada tutmaya çalışıyor gibi beni sıkı sıkıya sarmıştı.
"Gözyaşlarına dayanamıyorum." dedi Yoongi ben ağlamaya devam ederken.
"Seni rahatlatmama izin ver, lütfen."
Bunu yapabilirdi, beni etkileyebilirdi, yalnızca bir kaç kelimesiyle bana büyük babamı bile unutturabilirdi. Yas tutmama izin vermişti. Yas tutup ağlamama, büyük babamı o halde görmeme ve düşmeme izin vermişti. Bunu yaşamamam gerekir diye düşünüyordum. Büyük babam böyle ölmemeliydi, içtiği içki yüzünden belki kalp krizi geçirirdi ya da yaşlılıktan eceli ile ölürdü ama asla, asla bu yolla değil. Acımasızca değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R Å E H | m y g × p j m
Hayran KurguYüzyıllardır doğan ve yeniden ölen Ruh Konağı, her doğuşunda bedenini Mühürlerle süsleyen eş, Lort Rhua Yoon Gi'nin en değerlisi; Raeh yeniden doğdu. Funsåesser ve Ruensåesser'in hikayesi. min yoon gi × park ji min.