39| Raeh zarar görürse Lord da zarar görür.

1.9K 218 129
                                    

İyi okumalar 🌙

-

-Yoongi-

Tüm gökyüzünü ince bedeniyle ele geçirmiş olan ay, yanına yarenlik eden bir kaç yıldızla tatlı bir sohbete girmiş, karanlığın içini ışıklarıyla delip geçerken sanki sohbetleri arasında tatlı bir espri yapılmış ve gülüşleri benim sevgilimin saçlarını harekete geçirecek, hafifçe uzamış perçemlerini buraya gelmeden bir kaç damla suyun yardımı ile başının üstünde hizaya sokmaya çalıştığı az biraz belli olan saçlarını gözlerinin üzerine düşürmesine sebep olacak tatlı bir meltem, hemen altında dip dibe oturduğumuz ağaçların ince ama sık dallarının arasından geçip Jimin'in yüzüne öpücüklerini kondurmuştu. 

Önümüzdeki küçük ateşe uzattığımız avuçlarımızın ısınışı, birbirine değen omuzlarımız, gecenin içerisinde parlayan ateşin cılız ışığı ağır ağır onun küçük yüzüne, bana denk olan bedenine ve elmacık kemiklerine değiyor, güzel gözlerinin kısılmasına, hayatımda gördüğüm en güzel dudaklara sahip olan yüzünde yine bu dudaklar sayesinde tüm çehresine yayılmış ince bir gülümsemenin kendini sergilemesine neden oluyor, ışığımız olduğu için bu küçük ateşe teşekkür etmemi sağlıyordu. 

Hiçbir şey konuşmuyorduk, kelimelerle anlatabileceğimiz bir şey değildi ikimizin de göğsünü kavuran, hemen önümüzde yanan ateşten daha sıcak hissettiren, yağan karların altında kalmışım, her yerimi soğuk ısırmış gibi bazen ona baktığımda beni uyuşturan, yine bu uyuşukluğu bir gülümsemesi ile bozan ve beni volkanların içine kendi elleriyle, yüzünde yine o güzel gülümsemesi ile götüren ve tek kelime etmeden beni öpüp, lavların içine atan yine kendisi, yine benim Jimin'im, ilk aşkımdı. 

Avuçlarını bir süre sonra birbirine sürterek  göğsüne çekerek oturduğu iki dizinin arasına sokmuş, başını kaldırıp göğe bakmıştı. Ben de gökyüzüne bakıyordum, öndeki iki dişi biraz çarpık, siyah saçları hafifçe uzamış ve dağınık, elmacık kemikleri ayazdan ve sıcaktan kızarmış, küçük kahverengi gözlerinde kimsede görmediğim o parıltılara sahip, kirpikleri sıralı ve sık, teni pürüzsüz ve her daim nefis kokan gökyüzüme bakıyordum.

"Utanıyorum." Çeneni bir anda dizlerine yaslayıp kıkırdarken gözlerini kapıyor ve başını tamamen dizlerine yaslıyorsun.

"Böyle güzel olmasaydın." diyorum ben de sana bakmaya devam ederken.

"Böyle güzel olmasaydın eğer ve beni kendine aşık etmeseydin..." Dudaklarından çıkan kıkırtılar ayaklarını  yere vurarak daha çok utandığını gösteriyor ama bir an için başını bana çevirip o güzeller güzeli gözlerinde kendi yansımamı görmemi sağlıyorsun, sende kendimi görüyorum.

Ömrüm boyunca bakabilirim bu yüze, ömrüm boyunca.

"Yüreğim öyle mutlu ki..." Bir kitap gibi açık olan yüzün, aklın ve yüreğin, tıpkı gözlerin gibi her duygunu bir bir yansıtırken irislerine, şimdi dolu olan ve akmaya başlayan yaşlarla bana bakarken uzanıp yüzüme yayılan buruk bir gülümseme ile seni izliyorum.

"Yüreğim öyle dolu ki, bazen düşecek diye korkuyorum. Bedenim onu taşıyamayacak, ayak uçlarıma düşecek ve ben onu kaldırıp yerine geri koyamayacağım, sana bakınca öyle..."

Bir anda sustun. Sadece bana baktın ama gözlerini okudum, gözlerini her zaman okurdum, doğru kelimeyi aradın ama bulamadın, bir kelime bulamadın ama bana paragraflar yazdın zihninde.

R Å E H | m y g × p j mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin