{56}

2.1K 165 150
                                    

Doğan

Kahkahalarım evin kapısının önünde yankılanırken Mert en sonunda tutup kapı arasına çekti beni.

"Yeter lan artık! Komik değil!"

Gülmeyi kesmeden "Komiik!"dedim.

Eğildiği zaman sırıtarak yüzüne bakmaya devam ettim, bir anda burnumu ısırdı. Beklemediğim bu atakla gülmeyi kestim. "Komik miymiş?"dedi sırıtıp.

Ağzım hafifçe aralanırken gözlerim kısıldı. "Beni fena kışkırtıyorsun,"dedim elimi arkasındaki kapıya yaslayıp. Dudaklarımı gülmemek için ısırdım ama yüzümden kahkahalar saçılıyordu.

Mesafeyi azalttı. "Ne yapacaksın?"

İmalı ses tonu içime dokunuyordu.

Burnunu hızla yalayıp geri çekildim. "Buruna burun! Ödeştik!"

Belimden kendisine çektiğinde tekrar gülmeye başladık. "O küçük burnunla vedalaş."

"Dudaklarım varken orayı mı ısırmak istiyorsun?"

Bedenimi kendisine bastırırken eğilip beni ısırıyormuş gibi yapmasından kaçmaya çalıştım, bir yandan göğsünden ittirmeye çalışıyordum onu.

Başımı arkaya atıp güldüm.

Dudaklarını boynuma bastırdı. Öpücüklerinden aldığım tutkuyla gözlerim kapandı.

"Dudaklarını istediğimi kim söyledi?"

"Annemlerin yanına bayrak direği gibi gireceğiz."

Güldü. Kollarımı boynuna sarıp doğrulurken dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Bir anda onu karşı duvara yasladım ve ellerimi tişörtünün içine soktum. Beklemediği şaşkınlığın izlerini taşıyan iniltisinden anlaşılıyordu.

Karın kaslarına dokunurken dilimi ağzına soktum. Dilimi okşadı dili. Tişörtünü kaldırıp göğüs ucunu parmaklarım arasına aldım.

Apartmanda birisi kapıyı açsa bitmiştik.

Nefes nefese başını arkaya attı. "Doğan, dur..."

Öyle güzel dur diyordu ki daha da kendimi kaybediyordum.

"Doğan..."

Yerlerimizi değiştirdi.

Boynumu emip ısırırken kollarımı omuzlarına çıkarıp inledim. İyi ki erken gelelim demiştik. Gözlerimi kapattım. Kalbim yakalanma korkusuyla deli gibi atarken daha da tahrik olmaktan kendimi alamıyordum.

Küpemi ağzına alınca saçlarına asıldım ve zevkle titredik ikimiz de.

"Mert...Duramam Mert lütfen..."

Dizimi kaldırıp bacak arasına sürterken dudakları küpemin çevresinde geziyordu.

"Cilve yapmadan duramazsın, değil mi?"dedi boğuk bir sesle.

"Ah...Mert..."

"İnleme Doğan."

"Dur o zaman..."

"Bu kadar çekici olma,"diye fısıldadı. Sızlanır gibi inleyip dudaklarına yapıştım tekrar. Tamam, bu sondu. İçeri girecektik şimdi.

Hafif bir öksürük sesiyle kendimi geriye atıp kapıya yapıştım.

Mert de benden uzaklaştı.

"Girecek misiniz içeri?"

Evet, evet. Özlenen adam da gelmişti.

Maske | boy×boyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin