{59}

1.8K 164 164
                                    

Doğan

"Ölüyoruum!"

Kapıyı arkamdan kapatıp kendimi yere attım. Sude "Ölme, sufle yaptım!"diye seslendi.

Hemen ayağa kalktım. "Öldürmeyen şey güçlendirir beni!"

Güldüm.

Koşa koşa mutfağa girdim.

Sude minik kelebekli bandanasını düzeltip bir yandan da kaselere tatlıları koymakla meşguldü. Yanındaki Tuncay da ona yardım ediyordu, içecek bir şeyler dolduruyordu.

"Hoş geldiin!"deyip kollarımı beline sardım çünkü Tuncay da çok uzundu. Bok.

Tuncay beni alnımdan ittirdi. "Yapışma lan velet."

"Özledim be!"

"Beni de özlesen olmaz zaten."

Mert'in sesini duyunca gülümsedim. "Sen ne zaman geldin?"

"Ne oldu?"dedi gülümseyerek. "Teomanla daha mı az takılacaktın yoksa?"
Ağzım kıpırdandı ama bir türlü konuşamadım. Nereden biliyordu?

Gülümsemeyi kesti.

"Tiyatro işleri işte..."

"Tokyo falandır ya da ha?"

Yüzünde sorgulayıcı gülümsemesi belirdi tekrar, saniyesinde cevap vermediğinizde öleceğiniz gülümseme.

Koyu mavileri baştan aşağı beni süzerken başını hafiften yan eğdi.

"Arkamdan havlamak istemezsin doğru, unutmuştum."

Bu kadar kinci birisini tanımamıştım hayatımda.

"Cevap ver Doğan, suratıma bakma."

Sesim kesilmişti sanki.
"Tiyatroyla ilgili..."

Gülümseyerek kolumdan tuttu ve Tuncaylara kısa bir bakış atarak beni yürüttü. Odama gelince kapıyı üzerimize kilitledi.

Elini duvara yaslayarak bedenimi duvarla arasına aldı.
"Teoman. Hayatında olsun istemiyorum."

"Mert..."

"O çocuğun sana yürüdüğünü biliyorum."

"Paronayaklık yapıyorsun."

"Tamam,"dedi gülerek. Ani bir hareketle çantamda ucu gözüken dosyayı aldı. Dosyayı almaya çalıştım ama havaya kaldırdı.

"Mert!"diye bağırdım ve zıpladım. Dosyayı arkasına saklayarak geri geri yürümeye başladı. Üzerine atıldım ama manyak gibi gülmeye başlamıştı.

"Senaryoyu okumamda sakınca yoktur, değil mi?"

Eline uzandım.
"Mert! Göt gibi davranma! Ver şunu!"

"Öpücüğün için bitiyorum,"dedi repliğimi okuyup. "Sonsuz edecek beni, biliyorum."

"Mert!"

Kahkaha atmaya başladı.
"Güvercin dövmeli çocuğa aşık, ne kadar düşündürücü lan. Kim ki bu sik? Teoman!"

Dosyayı almaya çalıştıkça durmadan kahkaha attı.

Sakinleşmesi için inkar ettim. Alttan almam gerekiyordu.
"Öyle bir şey yok. Lütfen verir misin dosyayı?"

"O çocuk öldü,"dedi beni ittirip.
Sendeleyip gerilerken "Duydun mu?"diye bağırdı. "Onu son görüşün bu. Teoman artık ölü!"

"Öldür de hapise gir o zaman amcık! Seni beklemem!"

Bir an ciddi miyim diye yüzüme bakınca dosyayı elinden kapıp odadan kaçtım.

"O oyunu oynamayacaksın! Yırtacağım o sikik şeyi!"

Kolumdan yakaladı, dosyayı arkama saklarken belime uzandı. Dosyayı hızla diğer elime aldım.

"Aktör mü zannediyorsun lan sen kendini? Parasızlıktan gebereceksin! Meslek mi bu? Şu haline bak, okulu bıraktın ve Teoman piçinin ağzına bakıyorsun. Sürünüyorsun lan sür-"

Elimi sızlatacak bir tokat attım yüzüne.

Birden sessizlik oldu. Omzumun üzerinden bakış attım, Tuncay ve Sude bizi izliyordu. İkisinin de yüzünde omzumu sıvazladıkları o yatıştırmayı bilen ifadeleri vardı.

Mert ağzı hafifçe aralanırken elini vurduğum yere getirdi.

Siktir.

"Bazen piçin teki oluyorsun,"dedim titrek bir sesle.

Zavallı.

Nasıl ona kıyabildin? Zavallı!

Bileğimi sıkıca tutup yüzüme baktı. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Bedenimi o an sinirle kendisine doğru çekmişti. Yutkunup gözlerine bakmaya çalıştım. Göğsü birkaç saniye öfkeyle hızlı hızlı inip kalktı ama sadece baktı. Yutkundum tekrar, boğazımda çiviler varmış gibi hissediyordum.

Dolu gözlerle beni sertçe bıraktı.

Yanağımın içini ısırdım. Yüzüme bakmayı o an kesiverdi. Ardından kapıyı kapatıp çıktı.

Burnum sızlıyordu. Titrek nefeslerle oksijeni içimde hissetmeye çalıştım ama yapamadım. Nefes almak aslında ne kadar zor şeydi.

Saçlarımı çekiştirip çığlık attım. Yere çöktüm, tükenmiş hissediyordum.

Neden hep böyle olmak zorundaydı?

Neden?

Mis gibi kaos mu kokuyor nee

Maske | boy×boyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin