Doğan
Gece yarısı olmak üzereydi ve biz tenha sokaklarda kahkaha atıyorduk.
Mert elimden tutup beni kendisine çekti.
"Araba geliyor."
Adam bize hafifçe başını sallayarak yol verince Mert teşekkür etti. Karşıya geçtiğinde de elimi bırakmaması hoşuma gitmişti. Gülümseyip başımı kaldırarak ona baktım. "Nereye geldik şimdi?"
"Reguliersdwarsstraat."
"Amin."
Güldü. "Az kaldı, oraya geliyoruz yani."
Merakla etrafa bakındım.
"Otele gelir gelmez ilk günden beni getirmek istediğin bu yer neresiymiş?"Mert daha hızlı yürümeye başladı.
"Bak, geldik."Burası gökkuşağı dolu bir sokaktı. Binaların tepelerinde LGBT bayrakları dalgalanıyordu, mekanların kendisi de gökkuşağı şeklinde ışıklandırılmıştı.
"LGBT bireyleriyle ünlü burası. Hollanda'ya gelip buraya gelmemezlik edemeyiz."
Şok içindeydim. "O-Oha... Oha... Sen ama elini koymuş gibi buldun burayı."
Mert afallamış yüzüme bakarak güldü.
"New York'tayken gelmiştim.""Yani Cole ile geldin?"
Yüzünü buruşturdu. "Hayır." Elini cebine atarak Iphone'unu çıkardı ve bana buradaki fotoğrafını gösterdi. Yanında mavi saçlı bir çocuk ve siyahi bir kız vardı. "LGBT etkinliklerinde tanıştık, aynı okuldaydık."
Benim için Türkiye'de okumaya başlamıştı tekrar.
Los Angeles'a yerleşirsek okulu ne olacaktı bilmiyordum, onu sürekli sürüklemekten nefret ediyordum ama Mert halledeceğini söylemişti.
"Çok güzel,"dedim hayranlıkla. Gülümsedi.
"Mert... Los Angeles'a benim yüzümden sürükleneceksin. Okulun var ve-"
"Doğan, halledeceğim diyorsam halledeceğim. Balayına bak sen."
Yüzümü sıkıp "Tamam mı, çilli?"dedi.
"Yaa belli oluyor mu?"
Gülerek başımı kaldırırken mırıltıyla bana onay verdi, oflayıp elimi cebime atarak telefonumu aradım ama elimi tuttu.
Kıpraştım.
"Yüzüm avıyo...""Çillerine dokunma,"dedi alçak sesle.
"Mevt..."
Başımı biraz daha kaldırınca istemsizce parmak ucunda yükseldim, Mert beni öptü. Beklemediğim için düşecek gibi oldum, bir elini sırtıma koyarak beni tuttu.
Ellerimle gömleğini kavrayıp sıktım.
Yüzümü acıtıyordu!
Dili dudaklarımdan içeri girerken bir kez daha yerimde sarsıldım. Mert biraz daha eğilmedi, gömleğini çekiştirdim. Bana dil atmakla meşgul olduğu için umursamadı.
Elini belime indirerek belimi okşadığında ben de umursamadım. Öpüşü kalbime dokunuyordu, öpücüğü kalbimdeydi.
Geri çekildi ama aramızda hala milimler vardı.
Dudaklarım sızlarken nefes almaya çalıştım ama onun gözleri hala dudaklarımda dolaşıyordu. Ellerimi göğsüne koydum. Ellerimi tuttu ve "Biraz daha,"diye sızlandı.
Bir elimi kurtararak boynuna sardım ve onu kendime çektim tekrar.
Alev alevken yandığımı hissettim, Mert ellerini belime indirip beni kendisine bastırdı. Ellerimi omuzlarına ve sırtına doğru çıkarıp okşadım. Kısık sesle inlemeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maske | boy×boy
Short Story"Deli sevgilini başından sav. Unutma ama sen hala bir korkaksın, ben ise burada daha rahatım ve homoseksüelim diye bağırıyorum." BxB (Önce Kamyon'u okumanızı öneririm.)