{53}

1.8K 181 224
                                    

Doğan

Kadehimi havaya kaldırıp güldüm.

Gecenin bir yarısı olmasına rağmen yeni uyanıp dinlenmiş kadar enerjiktim. Belki de akşam yemeği yiyeli on beş dakika olmasındandı. Belki de Tokyo bu kadar güzel olduğundandı.

İnsanlara takılan Teo'yu elinden tutup mavi-pembe ışıkların altından yürüttüm. Gözlerim yaptığım kahve tonları makyajdan dolayı hafiften acıyordu.

"Paranın hakkını vermeye gidiyoruz Teo!"diye güldüm.

"Ne?"diye bağırdı sesten dolayı.

"Seni Tanrı'nın yasaklarından birine getirdim!"

Gay bar.

Kostümle, yarı çıplak dans eden insanları ve striptizcileri aştım. Teo hafiften takılınca parmaklarını parmaklarım arasına geçirip elimi daha sıkı kavradı.

"Bardayız,"dedi saf saf. "Sadece fazla mı erkek var?"

Ortalarda bir yerde durup yüzümü ona döndüm. "Gay bardayız."

"Ah!"

Güldüm. Bu gece herkes kafayı sıyırmış gibi gözüküyordu, neden bilmiyordum. Maske veya kostümle dans eden bazı tipleri de anlamlandıramamıştım.

Zil zurna sarhoştular herhalde.

Kadehimi bitirip bar masasına koydum, Teo'yu belinden kendime çektiğimde gülmeye başladı. "Sarhoş musun?"

"Öyle olmamı mı istersin?"dedim onu etrafında döndürüp.

"Birkaç şişe bitirdik herhalde,"dedi düşünceyle.

"Dans et benimle."

"I got my red dress on tonight
Dancin' in the dark in the pale moonlight
Done my hair up real big, beauty queen style
High heels off, I'm feelin' alive."

Teo'yu elinden tutup döndürürken hızla kendime çektim. Kıvrak bir hareketle bana gelip gözlerime baktı. Göz altlarına sürdüğüm kırmızı göz kalemiyle tanıyamayacaktım onu neredeyse.

"Benim şarkım!"dedim gülüp.

"Lana senin kadının,"dedi o da gülerken.

Ritme anında kapılmıştım. Teo ezbere bildiği cümleleri tekrar etti. "Kiss me hard before you go
Summertime sadness
I just wanted you to know
That baby, you the best."

Işıklar gözlerime çarpınca elinden tutup yerlerimizi değiştirdim. Herkes manyak gibi dans ettiğinden geri kalmamamız gerektiğinin farkındaydım. Bedenimi ona yaslayıp sabit bir ritimle müziğe eşlik ettim.

Başımı omzuna doğru atıp güldüm. Manyak bir enerji vardı her yerimde. Onu sevmiştim.
Arkamdan bana sarılırken gözlerimi kapattım. Sonsuza dek burada kalabilirdim.

Şarkının ritminde kaybolmuş hissediyordum. Yerimizde yavaş yavaş sallandık.

"Özgür hissediyorum,"dedi kulağıma.

"Benimleyken hep özgür hissedeceksin."

Omzuma bastırdı dudaklarını. Artık ritme göre daha değişik dans ediyorduk. Dışarıdan tuhaf gözükebilirdi ama pek de taktığım söylenemezdi.

"İlk ne zaman anladın?"diye sordu.

"İçten içe biliyordum,"dedim gözlerine bakıp. "Tuhaflık gibiydi o zamanlar. Liseye doğru kafam karıştı, lisenin başlarında falan kabullendim kendimi. Araştırdıkça korksam da sonunda kaçamadım kendimden. Ya sen?"

Maske | boy×boyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin