Doğan
Giray ve Sude'nin bağırışları eşliğinde manga okumaya devam ettim. Yaoi bölümünün başındaydım, sonunda da direk. Neyse, sonuç olarak yatakta bunları bırakamazdım.
Başımı yastığa koyup telefonu kaldırdım. Ekran hemen dönünce küfür savurup telefonu düzgün tuttum. Ne oynak telefonum vardı. Aynı benim gibi.
"Yazık sakat herhalde,"dedim Haesoo denen herife göz devirip. Herkesle de fuckbuddy oluyordu. Bu kadar da...
Bir dakika, aklıma ufak bir detay geldi. Ee ben de böyleyim!
Başımı sallayıp yargılamadan okumaya devam ettim.
"Doğan, canım biraz salça alır mısın?"diye seslendi Sude o tatlı rica eden sesiyle.
Hoşçakalın fantezilerim.
"Hemenn!"
Parmaklarından parayı kapıp üzerime bakış attım. Açık renk kotla beyaz tişörtüm vardı ama Sude bayağı yağmur olduğunu söyleyince kol detayları kırmızı olan, mevsimlik siyah ceketimi üzerime aldım.
Şapkasını başıma geçirip caddeye çıktım. Gerçekten dediği gibiydi, havanın serinlemesi beni mutlu ettiğinden insanlar gibi yağmurdan sızlanmadım.
Her zamanki gibi Mustafa abinin bakkalına girdim.
"Nasılsın abi?"diye sordum.
"İyi,"dedi bana boş bir bakış atarak. "Hayırdır?"
"Hayır olsun abi, ne olmuş?"dedim salçayı koyup.
"Gözlük falan, yataktan fırlayıp gelmemişsin. Bakkal için böyle zahmete girer miydin sen?"
"Sude'nin ailesine insan gibi görünmeye çalışıyorum abi ondan. Ailesi gelecek."
"Ha o gözlüğü takıp zeki taklidi mi yapacaksın?" Gülüp salçayı aldı.
"Okuyor taklidi."
"Yakışmış yalnız öyle diğerleri gibi olma..."
"Pardon, anlayamadım?"
"Kerimcan vardı ya. Yok elbise giyerler, yok karı gibi makyaj yaparlar..."
Parayı bırakıp "İyi günler,"dedim sertçe.
"Ne çabuk, iki lafın belini kırsaydık,"diye itiraz etti.
"Sohbet edebilsen olurdu abi."
Gülümseyip çıktım.
Şuraya makyajla gelmezsem neyim.
Tabiri caizse eve uçarak döndüm. Salçayı mutfağa sallayıp Ufuk'un yanına atladım.
"Ne bu hız?"
"Cahil gördüm kaçıyorum."
"Ne?"
"Salla. Ne izliyorsun?"dediğimde Gelin Evi'ni gösterdi. Bacaklarımı koltuktan sarkıtıp ekrana baktım.
Bir dakika geçmeden zil çaldı. Koltuktan kalktığım zaman iki kez daha çaldı.
"Alacaklı gelmiş Bera yerine,"dedim sinirle.
Bir kez daha çalınca "Ebenin amı beklesene!"diye delirdim.
Sonunda kapıya ulaştığımda Bera elinde mavi bir dosyayla belirdi. Dosyayı sallarken gülmüştü.
"O ne?"dedim sinirim bir anda uçarken.
"Kafam açken çalışmıyor,"diye dalga geçti.
Yakasından içeri çektim. "Gel hadi salak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maske | boy×boy
Short Story"Deli sevgilini başından sav. Unutma ama sen hala bir korkaksın, ben ise burada daha rahatım ve homoseksüelim diye bağırıyorum." BxB (Önce Kamyon'u okumanızı öneririm.)