Doğan
"Camı açma,"dedi Bera gözlerini yoldan ayırmadan. "Klimayı açtım şimdi."
Gözlüğümü düzeltip ofladım. "Güneş'e yaklaşıyoruz sanırım."
Dudakları kıvrıldı. "Arabamda klimanın dibindesin, koyu camlı güneş gözlüklerini takmışsın, şort giymişsin ve hala yanıyor musun?"
"Menapozlu kadınlar gibiyim ben."
Dizimden yakalayıp bacaklarına koydu, diğer bacağımı da yanına yerleştirdi. Dizimi sıktı ve gülümseyerek yola baktı. "Şimdi durumlar nasıl?"
"Güzeel."
Dokunduğu yer hassas noktalarımdandı, okşamadan dahi dokunulduğunda çok hoşuma giderdi. Tek isteğim durumun sesime yansımamasıydı.
"Çok güzel,"diye mırıldandı. Kaşımı kaldırıp hmmladım. "Sen. Seninle ilgili çoğu şey...Tarzın, bakışın, sohbetin... Birden durursun, bakarsın ve her şey çok güzel gelir ya." Başını sallayıp güldü. "Saçmalıyorum."
Her şey boka sarmadan hissedilen o duygudan bahsediyordu, saçmalamıyordu ama bunu benimle hissetmesi tuhaf gelmişti.
"Saçmalamıyorsun, anlıyorum,"dedim gülümseyerek. "Bundan sonra her şey mahvolur."
Yoldaki bakışlarını kısa bir süre bana yöneltti. "Ama konu sensin. Beni mahvedeceğini düşünmüyorum."
"Ben melek değilim, biliyorsun değil mi?"dedim alçak sesle. "Yüzüme sakın aldanma."
Benimle böyle konuşmasını istemiyordum, stres yapıyordum. Sebepsizce vicdan yapıyordum.
"Kötü çocuk lafları mı bunlar? Çok duydum,"dedi alayla.
Gülüp "Kötü birisi olduğumu ima etmiyorum ama melek birisi de değilim,"dedim. "Böyle konuştukça seni mahvedecekmişim gibi geliyor. Üzülüyorum."
Dizimi sıktı tekrar, gülümsedi. "Kim öyle ki?"
Arabayı park ederken sessiz kaldım. "Bana da şu tarzını gösterebilirsin,"deyip tatlı bir ifadeyle yüzüme baktı. Gülüp önden indim.
"Neyime taktın bu kadar?"
"Sarı camlı gözlüklerin ama bugün takmaman beni üzdü."
Güneş gözlüklerimi burnuma ittirdim. "Uyum Bera uyum." Cıklayıp koluna girdim. "O gözlükler koyu kıyafetlerine gider mi? Çok işimiz var seninle."
Kolunu sıkılaştırdığında parmaklarımı koluna sardım. Tatlı, biraz da heyecanlı bakışlarla ileriye baktı. Evime epey uzak bir alışveriş merkezine gelmiştik ama burası daha güzeldi. Evde oturmaya karar vermişken Bera arabasını gösterip beni tuzağa düşürmüştü. İşte, buradayız.
Burası güzel.
"Önce bir şeyler ısmarlamama ne dersin?"diye sordu. Henüz aç olmadığımı söyledim ki yalandı, günde altı öğün yerim. "Bir şeyler içelim, ısrar ediyorum." Bana yaklaştı, artık burunlarımız değecek kadar yakındık. "Bana karşı koyamazsın,"diye fısıldadı.
Burnundan ittirip gülümserken menapoza girmiş kadınlar gibi hissettim kendimi. İyi ki kadın değilim, iyi ki...
Beni Starbucks'a sokarken menapoza girmemem gerektiğini söyledi. Sıcaktan yandığımdan teklifini daha fazla göz ardı edemedim. Ben kendime Strawberry Frappuccino alırken o Caramel Frappuccino aldı.
Sonra alışverişe çıktık.
Bulduğu ilk sarı güneş gözlüğünü taktı. "Harika ha?"
Dil çıkardım. "Berbat."
"Kıskanıyorsun."
Pembe gözlüğü de üzerine takarak "Şimdi harika,"dedim sırıtıp. O da beni taklit edip gözlüğüm üzerine gözlük taktı.
İşin bokunu çıkarıp bulduğumuz tüm gözlükleri birbirimize takarken kahkaha atmaya başladık.
"Uzaylı gibisin!"dedim kahkahalarımın arasından. Kadının birisi bize bakıp çocuğuna ileride bunlar gibi salak olma bakışını attı.
İçeceğimden bir yudum alarak Bera'yı kabinlere sürükledim. Kabinler şaşırtıcı bir şekilde boştu, boş olan birisine ittirdim onu.
"Bak yakışır sana."
Elime heyecanla bakınca kırmızı sütyeni fark etti. Kahkaha attım. Sütyenle beni kabine çekti.
"Aa bana borcunu mu ödeyeceksin?"
"Borç..."
"İki blowjob kaldı."
"Burada mı?"dedi şaşkınlıkla.
Omuz silkip oturdum. "Ne o korktun mu?"
Sırıttı. "Hayır."
Ardından dizleri üzerine çöktü.
"Kabinlerde ürün bırakmayalım!"
Mağaza görevlisinin sesiyle irkildik. "Basılırız böyle,"dediğimde görevli kabinleri tıklatıp durmaya başlamıştı.
"Tecrübelisin,"dedi Bera fısıltıyla.
Onu ittirdim. "Önce sen çık."
"Sen?"
"Vahiy bekleyeceğim."
"Ne?"
Göz devirdim. "Görevli gidince mesaj at, çıkarım."
"Yapmadan tantana çekiyoruz,"dedi iç çekip.
"Yürü yürü." Omzundan ittirdim.
Bera önden çıkar çıkmaz kapıya yaslanıp ölüm sessizliğinde beklemeye başladım. Ne güzel eğleniyorduk ya, hep benim başıma geliyordu böyle.
Neyse ki görevli çabucak gitti, tam o anda Bera da çıkabileceğimi yazdı. Gözlükleri kabinde bırakıp çıktım.
Sessizce çıktığımda telefonum tekrar titredi.
Bera dibimde bitti. "Yakalanmadan gidelim ve...telefonun çalıyor."
Başıyla titreyen telefonumu gösterdi. Ona daldığım için fark etmemiştim.
Ekrandaki isme baktım.
Mert.
Mert şu an gelmeyecekti ama ne yapalım yazdık bir kere, kafamda gelişti ben de bilmiyorum 🤷🏼♀️
Sizce neden arıyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maske | boy×boy
Short Story"Deli sevgilini başından sav. Unutma ama sen hala bir korkaksın, ben ise burada daha rahatım ve homoseksüelim diye bağırıyorum." BxB (Önce Kamyon'u okumanızı öneririm.)