Doğan
Koşmaktan karnıma o berbat sancı girmişti. Yüzümü buruşturup kapının önünde nefes nefese durdum.
"Doğan da geldi,"dedi İrem gülümseyip. Çantamı koltuklardan birisine attım ve sürüne sürüne içeri girdim.
"Koştun mu?"
Koltuklardan birisine yayılıp geç kaldığım için özür diledim. Malum, İstanbul trafiği beni her zamanki gibi yarı yolda bırakıyordu. Göğsüm patlıyordu hala ya.
"Toplandığımıza göre..."dedi Teo masanın üstünden yere atlayıp. "Güzel fikirlerimiz var. Özgür şeyler planlıyoruz."
"Nasıl yani?"diye sordu İrem.
Ben de meraklanmıştım.
"Şöyle ki...Senaryoyu Can hocadan yardım alarak yazdım, beraber çalıştık ve senaryo LGBT temalı."
"Ne?"diye bağırdım heyecanla. "Şaka!"
Teo gülüp eline mavi bir dosyayı alarak herkese bakış attı. Bunu düşünmesi bile onunla gurur duymama yetiyordu. Gülümsedim, göz kırptı bana.
Herkes sessiz kalınca gülümseyerek aramızda yürüdü.
"Senaryoya bir göz atmaya ne dersiniz?""Bu çok özgür,"dedi birisi. Öyleydi ve bunu başaracağımızı biliyordum.
Arkalarda oturan esmer bir çocuk ayağa kalktı.
"Bir şeyler söylemek istiyorum.""Tabii ki,"dedi Can hoca ona bakarak.
"Bu fazla olmaya başladı."
"Fazla olan nedir Emre?"
Emre nefes verdi. "Teoman'ın kayrılması canımı sıkmaya başladı, istemediğimiz senaryoları önümüze atıyorsunuz. Oyuncular bile ne oynayacağını seçiyor. Biz ise Teoman'ın isteklerine göre hareket ediyoruz. Burada çoğu kişi bu senaryonun yükünü kaldıramaz. Yeteneğimizi körelteceğiz sayesinde. Böyle iğrenç senaryolar-"
Yüzümü ona döndüm.
"İğrenç,"dedim gülümseyerek. "Ne kadar kolay söylüyorsun. Bilmediğin şeyler hakkında ne kadar kolay konuşuyorsun. Daha senaryoyu okumadın bile."Yerine otururken göz devirdi.
"Yarası olan gocunuyor işte. Şimdi beni kötü adam ilan edin. Harika."Herkes hep bir ağızdan konuşmaya başlayınca iç çektim.
"Ben sizin gibileri desteklemiyorum Keskin."
"Ama saygı duymak zorundasın,"dedi Teo. Dosyayı büküp duruyordu. Sinirlendiğini anlamıştım.
"Duymuyorum."
Güldüm. "Tüh, ne üzüldüm."
"Türkiye o kadar bir ülke değil Doğan. Burada istediğin erkeklerle gezemezsin, böyle senaryolara yer veremeyiz. Bir sınırımız olmalı."
Bazıları onu onaylarken Teo gülmeye başlamıştı.
İki elimle de orta parmak çektim Emre'ye.
"Doğan,"diye uyardı Can hoca beni. Ofladım.
Teo sinirden gülmeye devam ediyordu.
"İstemiyorsan oynamazsın Emre. Zorla oynatmıyoruz seni.""Böyle bir senaryo da olmayacak Teoman. Hepimizin oynayacağı bir şey yazacaksın. Daha az özgür,"diye vurguladı alayla.
Teo onun yanına yürüdü, dudaklarında iyiye gitmeyen bir gülümseme belirmişti. Elindeki dosyayı onun yüzüne çarptı. Ve ortalık böylece alevlenmiş oldu.
"Senin sorunun ne?"diye bağırdı kumral çocuk. "Sen kimsin söylesene! Can hoca mısın, kendini nerede görüp bizi yönetebileceğini düşünüyorsun? Bizden bir gram farklı değilsin Teoman. Ukala gözükmekten başka bir şey yapamıyorsun."
"Ahh ne üzücü,"dedi Teo ona yaklaşıp. "Beni nasıl da kıskanıyorsun öyle."
"Kıskanmak mı?"diye güldü çocuk. "Öne çıkmaya çalışan ilgi muhtacı bir ibneden başka bir şey değilsin."
Can hoca araya girdi. "Emre, laflarımıza dikkat edelim. Her şeyden önce birbirimize saygılı olmalıyız."
"Başardıkça delireceksin Emre,"dedi Teoman buz gibi bir ifadeyle. "Sen kendini geliştiremezken biz bu oyunumuzla Türkiye'de ses getireceğiz."
Emre ellerini kaldırıp omuz silkti.
"Evet. Linç edileceksiniz."Yine ortalık karıştı. Herkes Teo ve Emre'yi susturmaya çalışıyordu ama Teo'nun ona yumruk çakması sıktığı eliyle birlikte an meselesiydi.
"Bizi izlerken ağlasın, bırak şunu,"dedi İrem.
Can hoca kaosu bastırmak adına "Akşam gruba atacağım, dağılalım,"dedi.
Banu alnına dökülen dalgalı tutamı düzeltti. Şu ana kadar konuşmaması mucizeydi. "Teo, gelebilir misin?"
Teo ona kısa bir bakış attı. "Konuşmak istemiyorum Banu. İyi günler."
Banu arkalardan ilerledi ve eski sevgilisinin koluna yapıştı, yüzündeki ifadeye öyle takılı kaldım ki dediklerini zorla işitebildim. "Teo, ne olur. Eşyalarını al da konuşalım. Seni bekleyeceğim."
"Beklemeni istemiyorum."
"Teo..."
"Bana öyle hitap etmeni istemiyorum."
Tiyatro takımımızın en gözde çifti olduklarından bakışlar bu ikiliye yöneltilmişti. Banu'yu ilk defa böyle ağlayacak bir halde görüyordum, gözlerinin içi kıpkırmızı olmuştu. Her zamanki o siyah göz makyajını yapmadığından iyice solgun gözüküyordu.
"Neden?"
Canım acıyordu. Tıpkı Mertle ben gibi olduklarını görmek canımı çok acıtmıştı.
Teo kolunu ondan kurtarıp yürümeye başladı.
Banu ağlamaklı bir sesle
"Seni seviyorum!"diye haykırdı.Teo adım atmayı kesti.
Banu ona yürümeye başladı.
"Hiç...Hiç söylemediğimi biliyorum. Özür dilerim.""Sevmemelisin,"dedi Teo donuk bir ifadeyle.
"Teoman...Ne oluyor sana böyle?"dedi Banu alçak sesle.
Teo dışarı çıkarken bana saniyelik bir bakış atmıştı.
"Kendimi bulmaya karar verdim,"demişti.
Siktir.
Ben bu bölümü beğenmedim pff
Teo Doğan'a aşık oldu geçmiş olsun Mert ellerini kütletiyor şu an👌🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maske | boy×boy
Short Story"Deli sevgilini başından sav. Unutma ama sen hala bir korkaksın, ben ise burada daha rahatım ve homoseksüelim diye bağırıyorum." BxB (Önce Kamyon'u okumanızı öneririm.)