{52}

1.8K 175 98
                                    

Doğan

Telefonumun ekranına sıkkın bir bakış atıp arkama yaslandım. Çok yorgun hissediyordum ve ne kadar uyusam da bu geçmeyecek gibi gözüküyordu. Sorun bendeydi, bir şeyler eksikti.

Mert'in gel gitleri, beni herkesten çıldırmış gibi kıskanması, beni sürekli kontrol etme çabaları...

Elimle başımı ovdum. Alt tarafı bir tatildi, her şeyi büyütmek zorunda değildi.

Her şeyi içime atmaktan yorulmuştum. Teo'ya, Alplere kimseye bir şey çaktırmamaya çalışıyordum çünkü Alp haklı olduğunu söyleyip zırvalayacaktı. Mertle bir şeyleri yerine oturtmalıydık artık.

İkimiz de çocuk değildik ama beraberken o kadar aptal sebepler için kavga ediyorduk ki...

Yazdığım tüm mesajı sildim. Belki de tekrar aramalıydım.

Onunla kavga ettiğimde bok gibi hissediyordum. Göğsümde bitmeyen bir sızı beliriyordu ve onun sesini duyana kadar bu sızıyı boş vermek zorlaşıyordu.

Telefonum elimden çekilince uçakta yanıma yerleşen Teo'ya çevirdim gözlerimi. Kafasındaki bereyi çıkarıp telefonumu kapatırken "Gözlemlediğim bir şeyi söyleyebilir miyim?"diye sordu.

Kaşlarımı kaldırdım. "Tabii."

"Her şeyi sen dengede tutmaya çalışıyorsun."

"Ne?"

"Kavga ettiğinizi anlıyorum Doğan. Mert benden hoşlanmıyor. Bunu da anlıyorum. Onunla kavga ettiğinde sakinleşiyorsun. Seni artık tanımaya başladım."

Derin bir iç çektim. "Çok yorgunum Teo."

"Dengeyi bu sefer o sağlasın, ne dersin? Çünkü sürekli sen özür dileyip onu bırakmadığın için hemen pişman olur, gelsin özür dilesin diye düşünüyordur. Bu sebepten ötürü sadece biraz bırakman gerek."

"Ama üzülmüş olmalı. Mert normal birisi gibi üzülüp hemen kendine gelemez ki. Bazı sözlerim üzerinde bambaşka bir etki yaratabilir."

"Seni de anlaması gerek."

Durgun bir şekilde başımı yaslayıp onu izledim.

"Seni seviyorsa özür dileyecektir."

"Mert benden hiçbir zaman özür dilemedi. Cole için bıraktığı zaman da,"diye mırıldandım. "Yani şey bir ara ayrıldık o da başkasıyla çıktı."

"Neden bıraktığını detaylı bir şekilde konuştunuz mu?"

Kaşlarımı çatıp düşündüm.

"Sanırım mola vermek istedi."

"Konuşmamışsınız."

"Bazı konuları açmamak ikimiz için de en iyisi."

"Sorunlarınızdan kaçıp sevişirseniz birbirinizden nefret etmeye başlarsınız. Doğan, gerçekten hiç mi incinmedin?"

"Kırıldım tabii ki ama o geldiği zaman bilmiyorum...İnsanlardan kolayca nefret edemiyorum. Bu beni çok yoruyor. Zaten ona o kadar aşığım ki yani..."

"Döndüğünde bunları onunla konuş. Konserde bile kavga etmiştiniz, her şey birikmeye başlamış gibi. Şimdi biraz uyu. Yolumuz uzun,"deyip gülümsedi.

"Tüm yol uyumak mı? Bayılırım,"dedim gülüp.
**
"Tüm yol uyuyacağım dediğinde şaka yaptığını sanıyordum."

Gözlerimi ovuşturdum. Umarım gelmemişizdir ya.

"Geldik mi?"

"On dakika var,"dedi Teo gülüp. Bir an dehşetle yüzüne baktım. Yüzüne taktığı beyaz maskeyi görünce ben de güldüm.

"Tokyo havası gelmeye başlamış sanırım."

"Sana da verebilirim."

"Bende zaten var, neler getirdim bilsen aklın durur yakışıklı."

"Oha,"dedi heyecanla. "Neler getirdin?"

Parmağımla yaklaş dercesine bir işaret yaptım ona. Yavaşça yaklaşınca kulağına "Prezervatif,"diye fısıldadım.

Dudak büküp "Umarım yürüyebilirim,"dedi.

"Mutlu olmak istediğini sanıyordum."

"Yürürsem mutlu olacağım."

İkimiz de dayanamayıp kahkaha atınca korkunç bakışlar yedik. Neyse ki inişe kadar ölmeden otele Uberle gittik.

Bavulumu içeri çekerken Teo kafasını kapıya çarptı. "Mert'in bedduları galiba."

Gülüp yatağa atladım. Buradan bile kocaman camlardan tüm Tokyo gözüküyordu. "İyi ki kapsül odalarda kalmadık, bayılırdım ben."

"Klistorofobim var ondan seçmedim,"derken bavulları açıyordu Teo.

Elinden tuttum. "Ya sen yorulmadın mı? Gel bir dinlen. Hala bavul peşindesin."

"Yahu iyiyim."

"Yahuu değilsin."

Onu yatağa çekince dengesini sağlayamayıp üzerime düştü.

Ufak bir kahkaha atıp "Yorgunluktan ayakta duramıyorsun,"dedim.

Yanıma uzanıp manzaraya baktı. "Uçakta hiç uyuyamadım. Biliyor musun? Buraya Banu ile gelmek en büyük hayalimizdi. " Hızlı bir şekilde ekledi. LNeden söylediğimi bilmiyorum, amacım seni kırmak değil."

"Biliyorum. Ben de Mertle gelmek isterdim ama Mert saçma buluyor. Zaten her şey saçma onun için. Tiyatro da. Bir kere bile izlemedi beni. Lisede de."

"Ona söylesen izler mi?"

"Bilmiyorum."

"Seni seviyor."

"Tokyo'dasın mutlu sanıyorlar,"dedim gülüp. Gülümseyip maskesini köşeye bıraktı.

"Yol uzundu. Biraz uyumamız gerek. Sabah otele girmek için ağlayacaksın."

"Oo, iddialısın."

"Her zaman,"dedi göz kırpıp.

Gülümseyip yorganı üzerime çektim. "Teo?"

O karşıya yatmış ışığı kapatacakken seslendiğim için duraksadı.

"İyi ki tanışmışız. Teşekkür ederim."

Güldü.
"Daha başlamadık bile."

"Olsun. Şimdi uyuyabilirsin."

Işığı kapatırken güldü tekrar.

Geçiş bölümlerini sevmiyorum

Maske | boy×boyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin