4 《Cinayet》

670 90 11
                                    

Beyaz ışık yavaşça bedenini küçülttü ejderhanın. Sonunda çıplak bir kadın figürü ortaya çıkmıştı.

Dolgun göğüsleri yapılı bir bedeni vardı. Yumuşacık teni bembeyazdı.

Jet siyahı saçlara, neon mavisi gözlere sahipti. Ölümcül bir güzellikti!

Aran kızarmış suratını direk başka yöne çevirdi. Her ne kadar şuan 12 yaşlarında bir çocuk olsa da, sağlıklı bir erkekti.

Öte yandan kız hemen üstündeki uzun ceketi Aurum'un üstüne örttü.

Aurum küçümsemeye elbiseyi baş ve işaret olmak üzere iki parmağıyla tutarak "Bu şey rahatsız ediyor, giymesem olmaz mı ?" diye söylendi.

Aurum'u duyan iki kişi de hızla "OLMAZ!" diyerek sertçe çıkıştı.

"Tamam, her neyse. Li Shi işiyle sonra ilgileniriz. İkiniz de gelin bakim buraya. Sonuçta öğrencilerime iyi bir eğitim verebilmek için sizi tanımam lâzım. Bu arada epey şanslısınız ha, elimde epey bir teknik var. Gerçi hepsi ejderhalar için olsa da..."

"Umm..."

*düşünür*

"Ölmezsiniz heralde ya"

Aran "..."

Kız "..."

"İşin garip tarafı, insan dünyasına hiç ilişkim olmadığından bilgim sıfir"

"Öğretmeniniz size emanet çocuklar"

Büyükçe ve şirince sırıtan Aurum'a bakan ikili nedense epey bir kazıklanacaklarını hissediyordu.

Uzun ceketi üstüne sıkıca sarsa da göğüslerinin üst kısmı belli oluyordu. Ceket diz kapaklarına kadar ulaşıyordu ve neyse ki ceketin kalıplı yapısı olduğundan bedeni pek de belli olmuyordu.

Bunun dışında ince ve pürüzsüz bacakları aşırı seksi görünüyordu. Aran yutkunarak bakışlarını kaçırdı.

Kız bile bir an büyülendiğini fark ettikten sonra bakışlarını kaçırdı.

"Eh çocuklar  gelin yanıma ve kendinizden bahsedin." Aurum ciddiyetle onlara baktı.

Kız "B-ben Sora" dedi.

Aran ise "Aran Barn" dedi.

Aurum başını salladı ve "evin yolunu gösterin" diyerek yürüdü.

***

Shi La'nın taraflarında

Güneş doğarken yeni bir güne daha 'merhaba' demek yerine 's*tir git!' diyerek uyandım. Bu arada dün yanlışlıkla kuyruğuna bastığım şu domuz kılıklı kara tilki sülük gibi yapıştı, peşimi bırakmıyor.

"Her neyse, nerede kalmıştık ? Hah, şu salak kurtların beni kovaladığından bahsediyordum! Yahu bu kurt meğersim kömüş! Kör değilmiş de bulanık görüyormuş! Beni kovalarken çamura battı, tabi çamur da kap kara! Ardından bembeyaz postu kararınca kendini ben sanıp kendi kuyruğunu kovalamaya başladı salak ha ha ha!"

"Lan bir sus! Yeter! Valla sabrım taştı!" Elimdeki süpürgeyi tilkiye fırlatarak bağırdım.

"Yaa~ Shi La, beni duyan ve bulanık da olsa gören bir tek sensin. Bu zamana kadar yanlızdım, beni kovacak mısın ?"

Her ne kadar bulanık görsem de, şu tilkinin masum bir yüz takındığını hissedebiliyordum.

Aniden jetonum düşünce bağırdım "Dur! Sen ne dedin? Seni bir tek ben mi görebiliyorum ?!"

🔹️❕Hayalet❕🔹️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin